Saturday, 30 July 2011

Temmuz Bitmeden

Merhaba!
Çok Uzun bir ara oldu.Yaklaşık 5 ay kadar. Öyle hayatımı etkileyen çok önemli değişiklikler yaşamadım yeni ve daha büyük bir eve taşınmanın dışında. O yüzden Şunu bunu yaptım falan olayına hiç girmeyeceğim. Sırası gelince belki anlatırım ama doğumgünümden beri buraya copy-paste yapmak istediğim 3 şey var.
1.si;

 B/ir zeytin ağacının baş ucundan
U/zun bir gecenin çıkmaz sokaklarında
K/aybolmuş bir kediyi andıran yakarışlarımız
E/ski mercilerimizden kalan gözyaşlarımızı dökerken
T/ertermiz bir yüreğin bizi kurtarmasıydı hikayemiz

K/endimizi unuturduk , adı sabır taşı mıydı ?
Ö/yle ki bir o kadar anlayışlı ve fedakar bir yürek
Ş/en bir şekilde kucaklarken bizleri
K/ıskanırlardı işte o zaman onlar bizleri
E/n zor anlarımızda bile yanımızda olan
R/enkli kişiliğiyle harika insan ...

Mustafa Yıldız



2.si;
I hope you'll get everything you want,
Maybe one million thing who can count?
Your love is the biggest thing in our heart,
Happy birthday teacher!You look very smart!

Mert Deniz

3.sü de yine bana öğrencilerim tarafından hazırlanmış bir videoydu ama onu teknis sebeplerden ötürü paylaşamıyorum. Hiç bu kadar anlamlı hediyeler almamıştım ben doğumgünümde öğrencilerimden. Kesinlikle çok şanslı bir öğretmenim...

Saturday, 26 February 2011

Sömesterde ne yaptım?

Çok geç kalmış bir yazı. Ben de farkındayım . Sömesterde yaptıklarımı fotograflarda anlattım. Fotograflar Antalya ve Gazipaşadan.Yukarda görülen ağaçlar muz ağaçları.Kısaca Kayseride insanlar karla kışla boğuşuken ben organik çilek, domates, salatalık, avokado ve kamkat topladım. Denizi kokladım. Çınarla tanıştım. Gülşahı, Kemali, Baranı, Elişi , Cemre ve Zeynepi gördüm. 2si animasyon 10 tane film izledim. En çok Equilibrium ve The Usual Suspects'i beğendim. Budur.













Friday, 31 December 2010

2011

 Herkese mutlu bir 2011 diliyorum. Tek sayıların benim için daha uğurlu olduğuna inanarak 2011e pozitif anlamlar yüklemek istiyorum. İstediğim herşeye zaman ayırabilirsem çok mutlu bir yıl geçireceğim demektir. Saçımdaki aklar da çoğalırken zamanın yavaş akması işime gelir. Aheste ama keyifli olsun bu yıl o yüzden. Roadrunner gibi görünüp kaybolmasın...

İyi yıllar...

Happy new year for the ones who visit me throughout the world:)

Wednesday, 1 December 2010

December

Ben ki koskocaman bir ayı bir satır bile blog yazısı yazmadan geçirdim. Tamam kabul ediyorum lisedeki veletlerde uğraşmak zormuş bunun üstüne bir de zekilerse daha zormuş sanki. Ama kabul etmeliyim ki çok eğleniyorum ve gün be gün daha çok şey öğreniyorum - öğrenicem.

Bu arada 5+1 alma fikrini aklıma soktuğu için sayın Köşker'e teşekkürlerimi sunuyorum. Kendini her şarkıda konserde gibi hissediyor insan. Tavsiye edilir kesinlikle!

Hayatımın en sönük öğretmenler gününü ben bu sene yaşadım. Diğerleri de bu yılkine benzeyecek sanırım. Kendimi buna alıştırmam lazım!!!

Ben Borçkadayken daha aktif bir insandım. Bu cümle burda mutsuz olduğum anlamına gelmese de büyük şehirde öğretmen olmanın sinemaya, tiyatroya, konser,e trekkinge gitmek değil; her sabah 6'da kalkıp 5'de evde olmak olduğunun farkına varmak çok acı..

Blogumun ziyaretçi sayısına katkıda bulunan herkese teşekkür ediyor Aralık ayının iyi geçmesini diliyorum. Çok cüddü bir kapanış oldu . Evet Im a serious teacher...Alışın buna!

Sunday, 24 October 2010

Kayseri Fen Lisesi

Evet. Kabul ediyorum. Enteresan bir yıl. 2010u hiç sevmeyeceğimi söylemiştim ya. Açıklamayı çok erken yapmışım. Sanırım bugünlerde 2010u seviyorum. Henüz Fen Lisesi öğretmeni olmakla ilgili birşeyler söylemek için çok erken. Ama en yakın zamanda yeni okulum hakkında kendi fotograflarımla birlikte bir yazı yazıcam.


Mutlu ve sağlıcakla kalın!

Wednesday, 22 September 2010

YEK

27 yaşında öğrendim tavla oynamayı!:) Uzmanlaşıyorum gün be gün pratik yaparak. Sevdim.

Bir ayda hayatıma 200ü aşkın insan girdi ve ben 180 tanesinin ismini 3 günde ezberledim.

Okulum tam benlik. Hergün alemlere akma söz konusu.

Geçtğimiz hafta 'konsey' pekmez yapımı ve ceviz çırpımı için toplandı. Çok çalıştığımız ama çok eğlendiğimiz bir hafta sonu oldu.

Yukardaki elma ağacı rahmetli dedemin eseri . Bir tarafında golden diğer tarafında starking:) Elma çeşitlerini de bayağı öğrendim bu arada. Jeneton, amasya, golden, arapkızı, starking hepsini görüp koklayıp koparmak ve tatmak çok güzel bi duygu. Nur içinde yatsın dedem...

Monday, 13 September 2010

Eylül 2010

2010 yılının en sevdiğim ayı oldu Eylül. Belkide hayatımda bir ilk bu! Genellikle istemeyerek gitme telaşı, okul telaşı, kalabalıktan yalnızlığa alışma süreci olurdu Eylül.12 Yıldan sonra ilk kez sabahları kalktığımda kahvaltım hazır çayım konmuş oluyor! Muhteşem bi duygu bu. Anlatılmaz yaşanır cinsten. Isspanaklı börek canım istedi dediğinde akşam sürpriiiizzzz diyerek önüne konulan ıspnaklı böreği yemek de çok garip. Genelde okuldan gelince ne canım istiyor değil ne çabuk pişirilir derdinde olurdum. Artık bir süreliğin de olsa öyle bir düşüncem kalmadı:) Velhasılı şuanda halimden oldukça memnunum. Ulaşım dışında. Onu da bir vosvosla(!) hallettimmi tamamdır.

Bu arada ben Almanya - Arjantin maçına da gittim.  Kayseride Dünya Basktbol Şampiyonası düzenlendi de ben gidemedim demiycem en azından:) Bizim zamanımızda Bi Delfino ve Scola vardı derim artık:)

Onun dışında 50 tane yepyeni filmim oldu. Coen kardeşlerinki ve Sherlock Holmes da dahil buna. Çok heycan verici. Hergün bi tane izlesem -ki izleyemem- 1buçuk ay götürür beni.

20sini iple çekiyorum ve yeni okumunun Demircileri aratmamasını umuyorum bunun çok düşük bir ihitimal olduğunu bile bile...