Saturday 20 March 2010

Dilek

Hergün Cumartesi gününün neşesini ve huzurunu, her ay da Temmuzun mutluluğunu ve eğlencesini getirse ne güzel olurdu diye geçti içimden. Ama pazartesi olmasa Cumartesinin, eylül olmasa Temmuzun değerini nasıl anlıcaktım dedim.

Yalnız yaşamanın kötü taraflarından biri, insanın normalde sessiz olması gereken iç sesini bir süre sonra sessizlikten kurtulmak için söylerken bulması- başka bir deyişle dış sese dönüştürmesi. Boş bulunup da iç sesi yalnız değilken de dış ses yapma olasılığımın oldukça yüksek olduğunu düşünüyorum kırdığım potları göz önüne alarak.

Bi arkadaşımın doğum tarihine verdiğim tepkiyi kendim de sonradan farkettim;(maalesef)

- Aaaaa! Sen daha 25 yaşında mısın? Hiç çaktırmıyosun...

Wednesday 17 March 2010

Maouri, Uzun Beyaz Bulut, Yeni Zelanda

Hergün 20 sayfadan fazla okumamaya çalıştığım kitabın adı Gelibolu - Uzun Beyaz Bulut. Uzun Beyaz Bulut orjinalinde Maouri demek oluyor. Maouri de günümüzün Yeni Zelandasının yerlilerine verilen ad ve Yeni Zelandanın orjinal adı.

Kitap Yeni Zelandaya duyduğum merakı bi kat daha artırdı. Zaten hep ilgi duyduğum şeylerle tesadüfen karşılaşınca 'mesaj bu mesaj' diye algılarım genelde. Buda öyle oldu.

Sabahtan beri gözkapaklarımdaki fillerin tüm ağırlığını üstümde hissediyorum. Lakin her tarafım fena acıyor... Grip mi olcam ne. Acaba sabahki oynadığım kar topunun etkisi olabilir mi bunda???

gidiim ben....

Friday 12 March 2010

Art and Fart

Eğer bi hafta daha yazmayı ertelersem 1 ayı bulacak ki insanın kendi bloğunu her açtığında aynı yazıyı görmesi gerçekten canını sıkıyor.

Aslında bu aralar Annemin ve Babamın Kayseriye dönmeleri dışında farklı bişey yok. Günde 20 km bisiklet sürmeye tam gaz devam ediyor Perşembe günleri de Halk oyunları kursuna gitmeye çalışıyorum ki eski öğrendiklerimi pekiştireyim.

Balık İzlerinin Sesi (Buket Uzuner)
Benim adım Mayıs (Buket Uzuner)
Ayın En Çıplak Günü (Buket Uzuner)
Kayıp Gül
Küçük Oyuncu(Pınar Kür)
Yüksek Topuklar (Murathan Mungan)

Yukardaki liste 2010 yılında okuduğum kitapların listesi. Şimdi her biriyle ilgili uzun uzadıya yorumlar yapmıycam. Ama adaşımın inanılmaz bir hayalgücü olduğuna ve olayları çok iyi kurguladığını söylemeden geçmememliyim. BİSi okuduktan sonra bütün kitaplarını aldım. Okul bitene kadar bitirmeyi planlıyorum. Artık kitapçıdan değil internetten kitap alıcağımı yinelemek istiyorum. Neredeyse 2-3 kat daha pahalı kitapçılarda.

Bikaç tane de film izledim. Bunlar;

Avatar
The Fountain
District 9
Seviyor Sevmiyor
Bunlar hakkında da yorum yapmayıp sadece Seviyor Sevmiyor ve District 9ı daha çok beğendiğimi belirticem. The Fountain filminin neden o kadar popüler olduğunu ve abartıldığını anlayamadığım gibi izlerken ileri aldım bazı yerleri. Filme dair finish it den başka bişey hatırlamadığımı da söylemeliyim.

Şuanda e2 de Cartman her zamanki gibi şaşkın gözümün içine bakarken tam konsantre olamıyorum. Hah bitti zaten.

Uzun zamandır okulla ilgili bişey anlatmıyorum. Hazır elimde hem taze hem komik olay varken paylaşiim hemen. Speed kelimesini dramayla anlatırken sol ayağımla gaza basar gibi yapıp vırınn vırınn sesi yapıyodum . Tabi bi türlü anlamadılar.

Ben: 'Ya ben ne yapıyorum? Hız hız .'

Öğrencilrden biri: Örtmenim gaz yerine debriyaja basarsanız anlayamayız tabi .

Yorum size bırakıp yarın enerjik uyanmak için (ki bu günlerde çok yorgunum- BAHARR) uyumaya gidiyorum.

Hadi cicişler bye:P

Ps: Başlık Mirgün Cabas'ın art ve fart kelimelerinin birbirine benzemesini tesadüf olmadığını tweetlemesiyle geldi aklıma. Gerçekten de öyle.