Sunday 30 November 2008

Gitmek mi zor kalmak mı?

9 senedir giden hep ben oldum. En başta gitmenin en zor şey olduğunu çünkü tek gittiğini , geride kalanların daha şanslı olduğunu birbirilerinden destek alabileceğini düşünürdüm.

Hayır böyle değilmiş. Geride bırakılmayı 3 - 4 defa yaşayınca gördüm. Gitmekten çok daha acı verici çok daha yıpratıcı.

Yaşadım gördüm. Bide babama sordum o da aynı şeyi söyledi.

Kalmak en zoru. Gidene daha kolay.

Wednesday 26 November 2008

Yann Tiersen



Kesinlikle Yüzyılın sanatçısı. Adamın çalmadığı müzik aleti ve şarkılarıyla etkileyemediği insan yok. Lakin öğrencilerim bile defalarca dinlemek istiyorlar şarkılarını. Bence henüz hakkettiği üne sahip olmayan süpper ötesi yenekli insan...

Garip Huylarım

Ümit beni bu konuyla ilgili bişeyler yazmam için mimlemiş. Yannış yaptı. Şimdi ne kadar garip bi insan olduğum açığa çıkıcak.

Öncelikle garipmi diilmi bilmiyorum ama belirgin ve bazen rahatsız olduğum bi huyum mevcut. O da hoşlanmadığım kişilere hoşlanmadığımı hemen belli etmek. hayır katiyyen bilinçli ve farkında olarak diil ama etrafımdakiler sorar sıkça 'ya neden belli ediyosun' diye. Walla buna yapabilecek bişeyim yok. Aklımdan geçenleri yüzümden okumak çok kolay.
Bide ciddi bi sınır koyarım belli kişilerle arama. Ayşecik ona duvar diyo. O duvarı aşmak bazıları için çok kolayken bazıları için ciddi anlamda zaman alıyo. Mutluyum ben böyle. Bence herkeste olmalı. Herkesle vıcık vıcık ilişkilerden nefret ederim çünkü.

Çok pimpirikliyim. Bu beni rahatsız ediyo henüz etrafımdan bu konuda bi eleştiri almış olmasam bile.

Temizlik yaparken domestos reklamındaki mikroplarla savaştığımı düşünürüm hep. Bu nedenle domestos kullanark yaptıysam temizliği içime siner ama tam tersiyse etrafta hala mikropların cirit attığı gerçeği uyuz eder beni. Ama hastalık derecesinde diil allahtan bu. Makul düzeyde de olsa garip bence.

Bit kelimesini duyunca bitlenmiş gibi kaşınırım. Yani etrafımdakilerin şüphelenmemesi olanaksız hale gelir.

İnanılmaz şom ağızlıyım. Biri benimle ilgili bi konuda alay edip dalge geçtiyse ve bende senin başına da gelirse görürüm dediysem belli bi süre sonra o kişinin başına o olayın geldiğini görürüm. -Gördüm- :) Tikkatli olunuz!!! Menden korkunuz!!!:)

Eğer bişeyi hatırlayamadıysam uyuyamam. Örneğin geçen yıl bi şarkının melodisi aklımda ama sözleri aklıma gelmedi bir türlü. Şarkıyı hatırlayana kadar uyuyamadım. İğrenç bi duygu ama önüne geçemiyorum. Nedense hep geceleri olur bu. Sinir olurum kimsecikleri de arayamam.

İnsanları hayatımdan çok kolay çıkartabilirim. Sevdiğim biri bana cidden abukluk yapıp kalbimi kırdıysa o kişinin hayatımın geri kalanında yeri olmaz. Özür falan kesmiyo malesef. Yani bu istem dışı gelişiyor. Tabi bide şu boyut var 25 yıllık hayatında kaç kişiyle bunu yaşadın dersen 1 elin parmağını geçmez...

Bazen rüyalarımla gerçek hayatı karıştırırım. Örneğin dün rüyamda minicik bi fare görmüştüm. Bugün yolda giderken o minicik farenin aynısını ölü olarak gördüm. midem kalktı walla ama içten içe de şaşırdım . Nooluyo yaf die... Bazen rüyalarımın gerçek hayatla paralel gittiği de oluyo bide:)

Görüldüğü üzere oldukça garip bi insanım. Yani bazılarının yanında bunlar gariplik bile olmasa da obsessif bi yanım olduğu kesin:)

Baran , Bilge ve Nilgün Sare mimledim sizi:)

Sunday 23 November 2008

Kaf Sin Kaf


Üniversite yıllarında Gülşahla birlikte Alsancaktaki Basketbol maçlarını kaçırmamak için final öncesi bilen kendimizi kasıp, stres atarız bahanesiyle yollara düşüp, 2 saat bilet sırası bekleyip, hep aynı koltuklarda oturup, deli gibi tezahürat yapıp sesimizi kısıp , basket maçlarında bayanlara gösterilen nezakete hayran kalıp( en azından izmirde öyleydi) , kokoş kokoş gelen kızlara cık cık cık niye bu kadar süsleniyo bunnar be diye mını mını yaptığımız, maç sonunda ellerinde kağıtlarla basketbolcuların yanına koşuşturdukalrını görünce 'heeeeee annadııımmm' diye pis pis sırıttığımız, harun erdenaya yapılan 'Harun saçını arkaya tara' tezahüratına 2 saat gülüp, Tv'den izlediğimiz bütün basketbolcuları kannı cannı izlemenin daha keyifli olduğuna kanaat getirdiğimiz, Akins Akins die bağırdığımız:), takım yenilince çok pis bozulduğumuz, karşı taraf yenerken de fanların ettiği küfürlere eşlik edemeyerek pis pis güldüğümüz , fener maçında biber gazının ne olduğu hakkında fikir edindiğimiz, Muratcan Gülerin, Mehmet yağmurun Pınar karşıyakada olduğu günler geldi aklıma. Sanırsam sadece Hakan Köse kalmış. Ama ben Basketbolda hala Pınar KSKlıyım. Kesin Gülşah da öyledir.
Kaf kaf kaf sin sin sin kaf sin kaf sin kaf...

Ha nerden geldi aklıma bu. Geçenlerde okudum bi KSK taraftarı ölmüş maç öncesi yaşanan tartışmada... Dünya densizlerle dolu.

Friday 21 November 2008

Çekilen diş ağrır mı yaaaaa!!!!

Bu hafta 5. dişimi de çektirerek (4 tanesi 20likti) gelecekte porselenleri fırçalama yolunda hızla yol kaydetmiş oldum. Aslında çok mutluydum bi daha ağrı kesici ve gargara kullanmak zorunda kalmayacağım için ama ne hikmetse benim dişimde hissettiğim acı hafiflemesine rağmen tamamen geçmedi. tabi bunda ağzımda oluşan kocaman boşluktan dilimi çekmek istemememin de büyük rolü vardır ama reva mıdır bu?Hemde çekim esnasında dişi kırılıp kökleri tek tek çıkarılan birine? Ne zaman normale dönülür ne zaman iğleşir bu? yoksa ben artık yanlış dişi çektirmiş olduğumu falan düşünmeye başlıcam. Zaten bissürü kişiyi de özledim. Ağlıcam şimdi...

Thursday 20 November 2008

İtalyancığın Sorduğu

Gördüm anne

ağabeyimin defterini

Kırmızı bir kalemle bir çizme upuzun

Bu İtalya’dır, dedi.

Boyamış maviye

Çizmenin yanlarını altını hep

Bu Akdeniz’dir dedi.

Peki anne!

İtalya denizde mi yürür?


Fazıl Hüsnü Dağlarca

Monday 17 November 2008

Aşıyorum kendimi:)


Yeni eserlerim:)
Günün hasılatı:P 4 kişinin elinden çıkanlar...

Eğlenceli olmakla birlikte dinlendirici bunları yapmak. Hele benim gibi çiçeği böcüğü seviyosanız bence hiç durmayın:) Yeni tasarımımı balıklarla yapıcam.. Gösteririm gelicek hafta.
Tabiiki biricik örtmenimiz esengülümüze fedakarlığı ve katkılarından dolayı tekrardan teşekkür ediyoruz.

Bu fotoları gitti gidiyora da mı koysam acaba:P evet ben kayseriliyim...:)

Ps: morcum koyuncum yolun düşerde okursan eğer senin yorumlarını merak ediyorum özellikle:)

Saturday 15 November 2008

iyiki doğmuş benim biricikim...

Dünyaya bi kez daha gelsem senden başkasının kardeşim olmasını istemezdim kesinlikle...

2 gündür ne yaziim ne yaziim diye çok düşündüm ama hep özleme bağlanıyodu konu kafamda o yüzden olayı çok trajikleştirmeden kısa keserek yazmanın en güzeli olduğuna karar verdim...

Mıstıkım varlığın hayatımdaki en büyük şansım... Mutlu yıllar...

Tuesday 11 November 2008

Gıcık olmak

Nası bi duygudur derseniz keliemelrle tarif edilmesi güç ama dişlerimi sıkıp gıcırdatırım içten içten bööle durumlarda belkide ondan türemiştir.

Hani bazı insanlar vardır ve girdikleri her ortamdaki konuşma konuları sabittir, ya hep para, ya hep siyaset, ya hep din, ya hep komunism, ya kendisi yada ıdısının dıdısı ama heryerde konuyu o saplantı noktasına getirip dayarlar etrafındakileri de o konuyu dinleyip - yorum yapmaya mahkum edip ne kadar sonlandırmak isteseniz de duymamazlıktan gelirler. İşte ben bu tür insanlara accaip gıcık oluyom ya yani seri katil olsam bu türlerin hiç şansı yok...

Sunday 9 November 2008

9

Bugün Kasımın dokuzu ve ben 9 hakkındaki yazıyı yazmak için bugünü bekledim. (Tanrıııımm çok gizemli oldu bu giriş. Hiç devam etmeyip böyle bırakmak var bu yazıyı :P)

9 bana yan tarafta da linkini görebileceğiniz çok ince düşünceli bi arkadaşım tarafından bayram hediyesi olarak gönderilen kitap. Kitabın ilk 20 sayfasını 3 günde geri kalan kısmını tenefüs aralarında soluk soluğa okuyup bitirdim. Yazarı elçin demirözü tebrik ediyorum ama sanırım kitaptan beklentilerim azıcık fazlaydı. Yani konusuyla ilgili beklentilerim. En azından sırf adı 9 diye 9un sürekli vurgulanması gereksizdi bence. Kesinlikle sürükleyici , iyi kurgulanmış ve okunulası bi kitaptı ki okuldaki herkes tenefüs aralarındaki nefessiz okumamdan etkilenip sıraya girdi kitabı okumak için.

Tabi burdan eleştirmesi kolay ama otur bide sen yaz kolaysa da o kadar kusuru olsun derseniz eğer. O azıcık güven özveri ve tecrübe ister derim:))))) (please just look at the first letters of the bold words)

mutlu kalın... Noolursa olsun kitap okuyun...

Saksı Boyamak...

Okulumuzun anasınıfı Örtmeni Esengülcüm hep ahşap boyamanın ne kadar eğlenceli bi iş olduğundan bahseder yaptığı süpper ötesi işlerle bizi hayran bırakırdı. Bigün size öğrettiim dedi 2 yıldır ve o bigün dündü... 1 ytlye aldığım saksıda esengülcüğümün tekniğiyle bence harikalar yarattım. Çünkü bugüne kadar ne ilkokulda, ne ortaokulda ne lisede resmim iç 5 düşmedi. Hep nefret ettim resimle ilgile şeylerden. renkler hariç:)

Sonuç olarak bişeyler öğrenmek ve ortaya çıkarmak süpper bi duygu...

Hemen işlemleri anlatiim önce saksıyı saten boyayla beyaza 2 kat boyadık. Ardından asestat üzerinde çalışmalar yaparak Esengülden tekniği öğrenme çalışmaları yaptık Arzucumla. Sonra ne öğrendiysek hatalarımızı esengüle düzelttirerek saksı üzerinde uyguladık. Bu süpper gün için arzucuuma ve sengülcüğüme burdan da teşekkür ediim tam olsun:)

Saturday 8 November 2008

Benim de başıma geldiiiiiii

Kabul ediyorum bu başlığı görünce herkesin aklında mutlaka bi senaryo oluşmuştur. Tabi aranızda istisnalar da mevcuttur. Ben hemen konuya girip başıma gelen olayı anlatıcam.

Sevgili ev arkadaşımın telefonunu sürekli sessizde tutması yüzüden oldu. (Ya madem sessize alıp açmayacaksınız telefonunuzu ve size istenilen zaman ulaşılamıcak bence kullanmayın şu telefonu kardeşim!!! cık cık cık) Neyse bi yandan kendisine ulaşmaya çalışıp bi yandan elimi yıkamaya çalışırken lavoboyla klozet arasındaki mesafenin de 50 cm olmasından kaynaklı elimden fırlayıp lık sesiyle klozetin içine gömüldü caaanım telefon. Tabiiki önce 1-2 saniye çığlıkla ve şaşkınlıkla karışık baktım suyun içindeki telefona. Ve suyun temiz göründüğünü görünce daldırdım elimi çıkartttım telefonu.Şimdi ordan ıyğk mığyk demesi kolay tabii... Sanki boğulan birini kurtarmış gibi hissettim nedense. Daha önce biçok arkadaşımın başına geldiği için ne yapılmasını gerektiğini biliyodum allahtan hemen telefonu kapatıp bataryayı çıkarttım ve ıslak mendille bi güzel temizledim. Sonra kalorifer , saç kurutma makinesi ve bilimum kurutmaya yardımcı araçlarla kurutma çalışmalarında bulundum. sonuç olarak maşallah tıkır tıkır çalışıyor sadece 6 tane tuşu işlem görmüyor:( sadece...

Aralıklarla yazdığım için olayları aklıma geldikçe ve zamanım varken arka arkaya anlatıcam. Bu hafta sınav haftamdı sınav hazırlayıp sınav yapmaktan helak oldum walla. Neyse normal bi çarşamba günü 4. sınıfları sınav yapmak için sınıfa girip kağıtları dağıttım açıklamaları yaptım ve kitabımı okumaya koyulduğum anda burun çekme sesleri gelmeye başladı. Benim pıncırlar kelimeleri yazarak değil okuyarak çalışmışlar. Nerdeyse bütün sınıf salya sümükken beni aldı bi gülme. 'ortmenum çok çalişdum ama yazamiyom' . hayır normalde sinirlenmem lazım ama çok küçük oldukalrı için kıyamadım yaaa. tekrar yapıcam haftaya. Pek sevindiler yazııkk.

Barack Obama. Herkesin gerektiğinden fazla bahsettiğini ve çok abartıldığını düşünüyorum. Biz neler yaptık nelerrrrrr... adamlar 21. yüzyılda siyah beyaz sorununu çözdükleri (!) için olay oldu. Bana şarkıcıların aktörlerin aktrislerin obama tişörtüyle dolaşmaları bi garip geliyo. Denk gelirseniz ntv'de Emre Kongar ve Mehmet Barlas'ın yorum farkı programını izlemenizi tavsiye ederim kesinlikle. Çok eğlenceli... Hayır gerçekten eğlenceli...

Mtv Müzik Ödülünü emre aydın aldığı ve kendisine tahmini 100 oy kazandırmış olduğum, leona lewise ödülü kaptırmadığı vede türklerinde bazı konularda iddialı olduğunu bi şekilde göstermiş olduğu için çok mutlu oldum... Bu ne be hep ingiltere amerika... Cık cık cık...