Saturday 28 July 2007

Insomnia - Uyuyamama

İklim, ortam ve hava değişikliği bir bünyeyi bu kadar mı değiştirir. Sonunda kendimi insomniac psişik bir insana dönüştürmeyi başardım.Ben neden saat 4'e kadar uyuyamıyorum!!!! aklıma sürekli Insomnia filmindeki al pacinonun uyumaya çalışıp uyuyamadığı sahneler geliyo daha da bi daralıyorum. Bu sıcaklar böyle devam ederse başka dönüşümler de geçiricem.

Yarın Mustafa İstanbula dönüyor.Al sana psişik olmak için bir neden daha... Offff ... [Gelicem yanına..Ağustos 15i bekle..:)]Soft yazılımda staja başlıcak. İnşallah mıstıkcım da , arkadaşları da peşinden koştukları herşeyi yakalarlar ve hayallerini gerçekleştirirler. (korkmaz bakiim okuyomusun, bak bu duanın ucu sana da dayanıyo)

En küsel haber: En iyi arkadaşım nişanlanıyor....:) Bendeniz de gadın Burdura gidip nişana teşrif ediciim inşallah. Bunun için farklı bir başlık kullanılmalı. Şöle fotoğraf falan... :)

thts enough 4 tonight..
lülü

Tuesday 24 July 2007

Film..Film..Film

Kimse inanmasa veya inanamasa da 2 sene sonra ilk kez sinemaya gittim. Ya evde izlemek gibisi varmı.. Tak 1+1i aç laptopını al kucağına izle ohh. Gerçi azıcık dizini yakıyo insanın fanlar ama işte istediğin yere koy izle.
Neyse ben size izlediğim filmler hakkında 1-2 satırlık düşüncelerimi yazıcam.izledikçede eklemeye devam edicem.
Önce bugünkünden başlayalım.
Whisper: Josh Holliway(Sawyer in Lost) ve Sarah Wayne (Prison Break'in Sara Tancredi 'si) başrolleri oynuyor diye girdiğimiz filmdi. Hayatımda ilk defa bile bile korku filmi izledim lakin bu kadar uyduruk olduğunu tahmin edemezdim. Bi çocuk herkese istediklerini fısıldayarak yaptırıyor ve tabii hep kötü şeyler yaptırıyor.Bazı sahnelerde sıçradım, itiraf ediyorum.

Crash: Bu eski bi film ama ben daha yeni izledim. Birbiriyle bağlantılı olayları anlatan dram diyebiliriz. Filmde bişeyler eksik ama ne olduğunu anlamadım.Çok sarmadı beni ama izlemeye değer.

Amores Perros: (Paramparça aşklar ve köpekler): Mutlaka izleyin. Ben çok etkilendim. Ama film biraz depresif çünkü ilk defa bir filmde bu kadar şerefsiz insanı birarada gördüm.Herkes birbirini arkasından vuruyordu. Ve İspanya hakkındaki hayallerim yıkıldı. Hep varoşlarda geçiyordu olaylar.Bu yüzden sanki İsyanya varoşalrdan oluşuyormuş gibi bi izlenim oluştu bende..

Breaking and Entering: Tesadüfen dvixin içinde bulup hadi izleyelim dedik ve açıkçası mıstık ta ben de çok beğendik. Jude Law ve Juliette Binoche un oynadığı romatik drama. Küsel. İzlenir.

Blood Diamond - Kanlı Elmas: Çok küseldi ama yine leonardo oscar konusundaki makus talihini yenememiş. Yazık ona. Ama iyi oynamış . Ne demişler. Yiğidi öldür, hakkını yeme.

Wedding Crashers: Owen Wilson diye bi adam oynuyorsa eğer bi filmde o filmi izlemeyin. Vince Vaugh'un performansı dahi kurataramaış filmi. Kendine benzetmiş. Uyuz oldum filme de adama da.Bide amerikada yılın en çok izlenen komedisi olmuş.Hönkledim.

Serendipity:Benim çok hoşuma giden bir romantik komediydi. John Cusack oynuyordu.Bilgeciğimle birlikte izlemiştik gecenin köründe.

The Holiday:Yine bir romantik komedi. Ya Jude law'ın oynadığı ve kötü olan bi film var mı?( Closer azıcık öyleydi ama ondan başka) Aslında ev değiş -tokuşu yapmak çok mantıklı bi olay.spoiler vermiyorum dikkat ederseniz.izlenmeli.

Half Light:vakti zamanında bir arkadaşın romantik diye izlemem için verdiği fakat izleyince korku olduğunu, romantizmle uzaktan yakından bi alakası olmadığını gördüğüm gerilim ve korku filmi. Korku filmlerinden nefret ederim. o yüzden bu filmi sevdiğim de pek söylenemez. Serhan sen kötü bi insansın!!!! Bu arada filmde demi moore oynuyor.

Eternal sunshine of the spotless mind:Çok küseldi. yani bayağı etkisinde kaldım filmin. Enteresan ve oldukça farklı ve yaratıcı bir hikaye...Hafızayı sildirmek...

Something to talk:94 yapımı içinde sırf julia roberts var diye izlediğim film. Biraz klasik bi hikaye. Mutlu son gibi görünsede bence kötü bi son.

Babel: 3 farklı şehirde geçen 3 farklı ilşkiyi anlatan ama bi noktada birbirine bağlanan olayları anlatan film. brad pitt ve cate blanchet olmasaydı adını duyaramayacak olan filmdi bence.

Before Sunset:ethan hawke var. çok küsell. nina simone u bu film sayesinde dinlemeye başladım.

Music and Lyrics:süpper bir romantik komedi

Hayat Güseldir:yoruma gerek yok bence. Muhteşemdi.

The Hours:Hayatım boyunca unutmayacağım 2 filmden biri. Süpper. Meryl Streep, Julianna Moore ve Nicole Kidman. Filmi koskoca salonda 4 kişi izledik ve 4. sınıfta virginia woolf kitapları( Mrs Dalloway'i) okuyacağız diye öğretmenlerimiz tavsiye etmişti. İyiki gitmişim. iyiki izlemişim.

Dogville: Anladımki Nicole Kidman gerçekten oynayacağı filmi çok iyi seçiyor. Hatunu bütün filmlerine bayıldım. ama bu bambaşkaydı. Hayatımda unutmayacağım diğer filmde dogville. film ayroni ve siymbıl kaynıyordu. ben feryal çubukçuyu ösledim...

to be continued...


Monday 23 July 2007

Dizi -Serial

Kayseride kayseripark'tan başka sosyal aktivite alanı olmadığından mustafayla kendimizi film izlemeye verdik. Double-shot yapıyoruz. Süpper oluyor tavsiye olunur. Yani arka arkaya 2 film veya diziyse arka arkaya 3 - 4 bölüm. Baktım upuzun bir süredir bişeyler yazmamışım.Siz değerli okurlarım için izlediğim filmler ve diziler hakkında kısa kısa öneriler yapıp görüşlerimi yazayım dedim. Belki bir gün okuyucularım olur diye yani ... :P

Diziler:

1-Prison Break : Mutlaka izlenmesi gereken, sıkmayan, uzun lafın kısası en beğendiğim dizi. Ben kursta öğrencilere izlettim. Dilleride oldukça anlaşılır. Argoyu da bilsinler o da lazım. (Bu arada kurstaki öğrencilerin yaş ortalaması 27nin üzerindeydi, ilköğretime uygun içerikte bir dizi diil )


2-LOST: Oldukça yavaş ilerleyen, fantastik ama küsel dizi. 2010a kadar sürecekmişşş. Hade hayırlısı.O zamana kadar yaşarmıyımki?Bu arada Lost-park diye bişiler yapmışlar. Komik bunlar!!

3-How I Met Your Mother: İlk bölümleri sizi sıksada sakın bırakmayın. It is a legend- wait for it- dary and awesome serial. Bütün karakterler kendini sevdiriyor. Bir süre sonra esprilere alışıp, sizde farkında olmadan Barney vari espriler yapmaya çalışıp, kendiniz söyler- kendiniz güler durumuna düşebilirsiniz.

Bu dizilerin En sevdiğim yanı izlerken mesleğimle ilgili yeni şeyler öğreniyor olmam ve kendimi pronunciation açısından geliştirme fırsatı bulmam. Yukardaki dizilerde konuşulanları anlamanız diğer filmler yada diziler kadar zor değil.

Birde Heroes var fakat Cnbceden takip edemeyip ilk 6 -7 bölümünü izlemekten öteye geçemediğimden herhangi bir yorum yapmasam daha iyi olacak. Mustafa Köşker aylavyu. Dvixleri vardı sende dimi?:)


Seçim 2007

Nedendir bilinmez 15 gün önce bağlatığımız adsl çalışmamaya başladı 2 gün önce. 2 haftada kotayı doldurmuşuzda (senin yüzünden mustafa).. Ama bugün şaşırtıcı bi şekilde internete tekrar bağlanabildik. Türk Telekomun seçim ikramıydı sanırsam bu da... Seçim demişken ailecek oyumuzu kulladık. Babam herkese soruyordu
Babam:-Kızım biz demokratik bi aileyiz birşey demicem kime verdin oyunu?
Buket:-Ben 657ye tabi bir devlet memuruyum açıklayamam baba!!
Babam:-Oğlum sen kime verdin aslan oğlum? O ablası gibi muhalafetmi? Kesin babasının partisine vermiştir!!
Mustafa:- Verdim işte bişeyler baba!( Aslında o da muhalefettir ama çaktırmamaya çalışmaktadır)
Bu olayın ardından babam anlatmaya başlar...Biz babamız hangi partiye derse ailecek o partiye oy verirdik. Örneğin dedeniz oyunuzu horoza vereceksiniz derdi(bööle bi amblem varmış ama adını unuttum şahısın) oyumuzu topluca ona verirdik.
İhi ihi... ben bişey diyemem lakin sarfedeceğim sözlerin aramızda tartışma başlatacağı kesindir..
susarım. Helal olsun bana !! Çok başaramasam da arada bir yapıyorum işte..

Lakin sandıkların tamamına yakını açıldı. Akp tekrar iktidar. Umarım hayırlı vede uğurlu olur.
Bu arada aklıma geldi, Ya o ampül küresel ısınmayı tetikliyomuş. Daha tasarruflu olanı vardı. Hatta annem benim evimdeki bütün ampülleri tasarruflularıyla değiştirdiğinde 56 ytl gelen elektirik faturası, ertesi ay 0ytl'ye indi ve bize elektrik faturası gelmedi. Tavsiye olunur.

Thursday 19 July 2007

İyiki doğdum!!!



24 yılı bugün itibariyle devirerek 25'ten tüketmeye başladım. Bu 24 yıl süresince önce allaha daha sonra yapımda ve yayında emeği geçen herkese, başta anneme , babama ve canım kardeşime olmak üzere beni 6 yıldır ilk kutlayan kişi olan ve saat 12:02de arayan canım dostum güllşahıma ve filoma , borçka ekürisine, kısaca aklıma gelmeyen ama aklımda olan herkese çok teşekkürler.

Umarım yeni yaşım bana yepyeni mutlulukar ve heyecanlar getirir...

Hep başkasının doğumgününe uyarlayarak söylediğim ve enn sevdiğim doğumgünü şarkısını olan nil şarkısını bu kez kendime armağan ediyorum.
Çocukta yapıcam kariyer de (innşallah) diip bir yaş daha yaşlanmış olmanın verdiği rehavetle yazımı noktalıyorum.

Monday 16 July 2007

A Drinking Song




Deneme 1-2-3

Dünya Dönüyor!!!

Yaşanılan can sıkıcı olaydan sonra ailecek toparlanmamız pek uzun sürmedi allahtan. Ama telefonlar, prosedürler, misafirler derken blogcuğuma zaman ayırmaya pek fırsat bulamadım. Açıkçası canımda pek yazmak istemedi. Ama son 2 gündür iyiyiz, sağlıklıyız, birlikte olmaktan mutluyuz.
Ailecek şaşırdığımız 1 şey var yalnızca. Burda herkes çok şerefsiz olmuş! Ewet. Ben bundan sonra Kayseriliyim demeye utanacağım. Herkes birbirini kandırma aldatma peşinde. Görgüsüzlük, cahillik, gösteriş, şatafat, hat safhada. İnsanlar gözümün içine baka baka otobüse içtiği sigaranın paketini atıyo ve ben susuyorum. Onu yapan kişi muhtemelen akli dengesi yerinde olan biri değildir. Bıçakta saplar, başka şey de yapar! Birde insan Artvinde yaşayınca daha da çok garipsiyor.(Artvin bu zamana kadar gördüğüm ennn farklı il- Seviyorum ben orayı)Küresel ısınmaya dikkat çekiyoruzda küre olarak özellikle de ülke olarak başka şeylere dikkat çekmemiz lazım bence. Öyle sanayi şehri olmakla, düzgün kentleşmeyle bitmiyomuş herşey. Her para sahibi görgü sahibi değilmiş. Her candan davranan dürüst değil, herkes dolandırıcı, hırsız, biribirini kandırmaya çalışan kişi olarak görüyo birbirini.
Büyük konuşmak istememekle birlikte ileride kayseride yaşamak istemiyorum.
Sevmiyorum ben bu şehri. Zaten sevememiştim.

İzmir özledim seni gözümde tütüyorsun!!!!

Tuesday 10 July 2007

Sürüş Denemeleri...

Ehliyetimi geçen ay aldım sonunda. Sürüş testini nasıl geçtim pek anlamasam da iyi puan almıştım. Mehmet Hoca'nın(trafik öğretmeniydi) 'artvinde araba süren kişi heryerde arabayı rahat sürer' tezini de bu yaz çok küsel çürüttüm. Ama kesinlike bu olay babamdan kaynaklanıyor. Ya ben babamın yanında araba sü-re-mi-yo-rum. Geçen gün sabahın 7sinde tırmanıştan dönerken elime arabayı verdi. Önüne bakmayan ben kavşakta az kalsın 200km ile giden bi minübüsle kafa kafaya giriyodum. Ben korkmadım ama babam kenara çekmemi istedi ve derin derin 3 beş dakka nefes alıp verdiketn sonra normal rengine döndü. Ben arabayı iyi süremememin nedenini çoklu şeritlere alışık olmamaya bağlıyordum.Çoklu şeritte 2 kez araba kullandım. Her geçen arabanın şoförü ellerini kaldırıp bana bakarak geçiyodu(ağızlarıda oynuyodu).Eğer tahmin edilen şeyleri söyledilerse Aynısının 2 kat fazlasını iade ediyorum ama kayserideki sürücülerin çoğu malesef çok toleranssız ve saygısız.
Ne arasın borçkada çoklu şerit ışık falan. Dümdüz sür gitsin. Süpperdi. Sadece viraj vardı o kadar.

Bugün o kadar söylenmemin ardından babam beni tek şeritli yola götürdü arabayı kullanmam için. Heycanlanmayım diye öne mıstıkı oturttu kendisi arkaya kuruldu. dakka 1 soru 1 :'kızım, aynaları kontrol ettin mi? (Buket aynalara bakar) 'hıhı' sonra herşey sırasıyla hatırlatılır. ' koltuğunu ayarladın mı?' ' ışık göstergesi sönmeden çalıştırma arabayı dizel bu araba' ' arabalara çok sokulma aynayı geçirirsin sonra.' ' Çok güzel araba sürüyo benim kızım' Bu yazdıklarım her sürüş öncesinde istisnasız tekrarlatılır.
Neyse arabaya bindik. Talas turu yapacaz birlikte. Ben sürüşe gayet iyi başladım. Lakin önümde kocaman bi belediye otobüsü. Tek şeritli yol. Kimse konuşmuyo. Babama bi baktım gözler açılmış. Belediye otobüsü sağa çekilip durakta durdu lakin yol tek şerit ve karşı yönden arabalar geliyor. Ben de hiç durmadan yavaştan geçiim şu ikisinin arasından demeye kalmadan zaaaaaaart diye bi ses geldi. Bu ses aynanın belediye otobüsüne sürtme sesiydi. Daha sonra o sesler babamın bağrıltılarına karıştı. Ben arabayı uygun bi yerde durdurdum. Sonra beni aldı bi gülme. Tööbe tööbe. Ya benim ehliyetim B sınıfı ben nasıl kullanayım Ford rangeri? Bana Hundai Getz de öğrettiler araba kullanmayı. Getirsinler bana getzi görsünler nası sürülüyomuş araba! ( Blog benim değil mi? İstediğim kadar üfleme hakkım var) Bişey değil kullandığım ranger satılık ve yarın teslim edilecek. Gider ayak neredeyse bütün tatili haram edecektim kendime.

Gülşah bana öğreteceğini söyledi. Tek umudum o zaten. Olmazsa da kasmıcam hiç.(ucunu bırakacak da değilim) Küresel ısınma var toplu taşıma araçlarını kullanmak lazım. Küreyi kızdırmamak lazım.

Ayrıca yeri gelmişken bişey daha söylemek istiyorum. Erkekler kadınlarla araba sürme konusunda dalga geçmekte gerçekten haklı. Kadınlarda el, ayak ve beyin koordinasyonu çok iyi çalışmıyo. Neden erkekler daha iyi futbol oynuyo? Onlarda ayak - beyin koordinasyonu çok daha iyi. Bayanlardan da çok iyi araba kullananlar var. En başta Gülşahşım ve Rabiş olmak üzere ama kullanamayan daha fazla. Uzaklarda aramaya gerek yok.

Çok çalışmam lazım çokkkkk!!!!Bi bis alsam çarpa çarpa öğrensemmi acaba????

Yahyalı

Hafta sonunu doğduğum ilçede yani yahyalıda geçirdik. Yahyalı hakkında bikaç bişey söylemek lazım önce. Yıllardır bir türlü gelişmeyen, büyümeyen, ve gelişmemek için adeta direnen ve bazıları tarafından gelişmemesi için diretilen bi kayseri ilçesi. Lakin ekşi sözlüğe girdiğizde benimkine paralel yorumlar bulabileceksiniz. Ha şöyle bir nokta vardır ki belirtilmeden geçilmemelidir. Nüfusunu genellikle yaşlı kesim oluşturmaktadır ve genç nüfusun tamamı gerçek anlamda iyi üniversitelerin iyi bölümlerinin mezunlarıdır ve hemen hemen tamamı şehir dışında çalışıp yaşarlar. Yaz tatillerinde 10-15 günlüğüne akrabalarını ziyaret ve kışa hazırlık amaçlı yahyalıya uğrarlar. Ve diğer güzel yan orda herkes biribirini tanır ve ıdısının dıdısıdır. Örneğin annemle yolda yürürken biriyle tanışırız. 'Bak bu anneannenin dayısının kızının torunu ' der annem. Ben dumur olurum. yuhhh derim. bişi anlamam. çünkü kimseyi tanımamaktayımdır...

Neyse yahyalıda vişneler ve kirazlar olmuş. Kayısılar ve yaz elmaları olma aşamasında. Yanda görülen kovayı vişneyle doldurmakla kalmadım ve 1 kasa da ayıkladım. Kulağa çok kolay bişeymiş gibi gelebilir ama gerçekten zor.Reçel, marmelat ve vişne suyu yaptık. İyice hamarat kız moduna girdim ben bu yaz ya! Ütü bulaşık, marmelat falan.. Durrrr. Ayın 15i bi gelsin feci çıkartacam bunun acısını.. Alışveriş canavarı olacamm!!!Son 5 gün :)




Resimdeki dünyalar tatlısı insan benim anneannem. Evin önündeki tandırda deştin(büyük kazanlara deşt deniliyor) içinde bize reçel yapıyor.Onun yeri bende apayrı...

Bir Yahyalı macerası da noktalandı şimdilik. Ve buket uzun süredir yapamadığı pek çok şeyi yaptı. Ağaca tırmanıp kayısı topladı(Rabiş o kocaman ağaca tırmanamadığı için beni kıskanıp vıdı vıdı yaptı). Dalından beyaz kiraz ve yaş nohut yedi. Rabişle su savaşı yaptı.(tabiiki ben kazandım)[Bu arada rabiş benim teyzem]Vede birçok yeni kelime öğrendi.

Bunlar:

Çöt: herhangi bi meyve veya sebzenin yapışık veya ikiz olanına deniliyor
Deşt: Büyük kazan
Urugga:Rukiye
Cövde: Cavidan

ohoooo daha bi ton. Ama bunlar şimdilik ilk akla gelenlerdi.

Çok fazla bölündüğü için eğlenerek yazdığım bi yazı olmadı ama idare eder.

lülü

Sunday 8 July 2007

Rockbox Mucizesi

Koray Löker'in bloğunda rockboxla ilgili yazıyı okuyunca seminerde bununla ilgili bikaç soru yöneltmiştim. O da istersem yükleyebileceğini ama kullanımın biraz zor olduğunu söyleyince tereddüt edip vazgeçtim. Ve o gün Mustafayı arayıp ikimizde de ipod mini olduğundan rockboxa bi göz atmasını söyledim. 2 saat sonra Mıstık beni aradı ve telefonda aynen şöyle dedi 'Abla bunu sana kim önerdiyse o kişinin ellerinden öpüyorum'. Çok anlattı çok memnun kaldığını söyledi ama açıkçası bişeyleri görüp kullanmadan Rockbox hakkında yorum yapmiim demiştim. Bizzat gördüm, kullandım, yükledim. MUHTEŞEM!!!!

Şimdi size ipodumda rockboxla yapabildiğim bazı aktivitelerden bahsedeyim;

1) ipod mininin renksiz ekranında fotoğraf gösterip video oynatabiliyosunuz.

2)Snc viewerı ipoda eklediğinizde şarkıyı dinlerken sözlerini görebiliyorsunuz.(Bu olaya bayıldım)

3) Dinlediğiniz şarkılar last fm'e scroplanabiliyor.

4)Sudoku, satranç, ve daha yüzlerce plugin sayesinde rockbox resmen insanı uçuruyor.

Şiddetle tavsiye olunur.

Ben rockboxı keşfettikten sonra açık kodlu yazılımın kesinlikle desteklenmesi gerektiğini bi kez daha anladım ve gördüm.

Ufkunuz da açık kodlu yazılımlar kadar açık olsun!

lülü

Saturday 7 July 2007

Tatil Macerası Episode =1

Hasret sona erdiiii!!! Bloğuma kavuştum. Artıkın yazın da akabilecem net alemine!!! Yuppie yuppie yeah yeah...

Kayserideki ilk haftam oldukça eğlenceliydi. Mıstıkın(asıl adı Mustafa olmakla beraber biricik kardeşim olur kendileri) stajı Ağustosa kaldığı için Temmuzda bizimle olacak.Böylelikle planladığımız şeyleri yapabileceğiz. Sonra sabahları babamla 5te kalkıp Ali Dağına yürüyoruz. Yahyalıya Anneannemin yanına gidip vişine reçelimizi yaptık falan. Önce 1.3 megapixel kameralı telefonumla çekilen inanılmaz net(!) görüntüleri bi atiim pc'me herşeyi detayıyla anlatacam görüntüler eşliğinde.
Bu arada zahmet edip bloğumu okuyanlar. I love u!

Sağlıcakla kalın...

lülü