Sunday 30 September 2007

Illness

İnsan hasta olunca neden annesinin yokluğunu daha çok arar ve neden onu daha çok özler?
Bu sorunun cevabını bılamadım. Bencil mi yani insanlar hasta olunca daha çok özlüyolar?... Aslında herşeyin altında bencillik yatıyo. Anne ben hasta oldum. Bırnım şırıl şırıl akıyor senin deyiminle hor hor çeşmesi gibi. Özledim seni hayatımdaki en küsel hatun!!! Baba kıskanma seni de...
Üleyyn ayşecik sana bunun hesabını sorucam. sen gittin diye hasta oldum ben. Bittin sen...

hadi (kopyacı ben iyacptan çarptı - savolsun )

Saturday 29 September 2007

Süpper Klip / Platonik

Tramisu

Bugün tramisu yapıcam.
'O ne?' diyenlere cevap: Süpper bişey. Bilmeyenler buraya bi baksın. Allam allam ne küsel bişi.

Birde dün şunu keşfettim. Evde yalnız kalınabiliniyomuş. Bişi olmuyomuş. Küsel bi duyguymuş. Ama yalnız olmamayı yalnız olmaya yeğlerim. Anlayan beri gelsin.

Son söz: Cumartesi günlerini seviyorum. Güneşli cumartesileri daha bi çok seviyorum. Kısaca güzel bi gün... Umarım herkes için ööle olur...

Dido, Kanlıca




En sevdiğim dido parçası ve Mıstıkın İstanbulda en sevdiği yer. Kanlıca, kanlıca yoğurdu, İstanbul.

Thursday 27 September 2007

Gülşah

Aynı lisede okuduğum lakin eğitim dersinde yaptığımız kopya alışverişinden başka kendisiyle lise yıllarından kalan ortak bir anımızın olmadığı ama hergün gördüğüm, sapsarı saçları ve masmavi gözleriyle okulun en dikkat çeken kişisiydi. Herkeş alaman sanırdı(!):P
Sonra aynı üniversiteyi kazandık. Aynı yurtta ve aynı odada kalmaya başladık. Başlarda pek iyi değildik. Hem de hiç. Sonra hasta olduğum günnerden birinde bir horultu vakası yaşadık. (Ben hasta olduğum günner yurtta hep horlardım , dakka başı uyandırırlardı acımasızlar):)(Gülesim geldi) İkimizde çok ağladık o gün. O günden sonra çözdük biz birbirimizi. Hani derler büyük arkadaşlıklar kavgayla başlar diye. Walla aynen öyle oldu. O günden sonra tanımaya başladık birbirimizi ve tanıyış o tanıyış. Muhteşem bi dost edindim. Tabiiki zaman aldı. Ama Her zaman sonuna kadar güvendiğim, annemin ve babamın evin 5. elemanı olarak gördüğü ve babamı ikna kabiliyetine sahip , accaip hazırcevap (yiğit özgürün karakterlerinden bilene), değer veren, ince düşünceli, bana düzenli olmayı aşılayan, süpper araba kullanan, teeee bırdırlardan dahi desteğini hep hissettiren, açıksözlü, sade, cıpcıvıl, hapharika, müsmüthiş, en kötü ve en mutlu zamanlarımda arayabileceğim ve herşeyimi paylaşabileceğim kelimelerle anlatamıycak bi dost ve Türkan teyzem, Münür Amcam ve Ezoştan oluşan müthiş bi ailenin de ben 6.(kemoştan sona) elemanı oldum.
Ona dair yıllar önce yurt dışı başvurularıyla ilgili yaptığım bir düşüncesizlik (filo da dahildir bu düşüncesizliğe) vardır ki özür diledğim halde hala içime batar. (kesin unutmuştur o)

26 Eylül doğumgünüydü. Ne yaziim nası yaziim diye çok düşündüm. O kadar çok şey varki aslında onun hakkında anlatılması gereken. İyiki varsın uyuzböcüğüm. İyiki doğmuşun. Herşey için teşekkürler... Ömrümüzün sonuna kadar birbirmizin hayatında olmamız dileğiyle.
Günün anısına :soldan sağa:filo, ben, dur, güllüşah, ibo


Wednesday 26 September 2007

Psişik

Anne ben Psişik oldum!!! İnanmassan gel gör. Allah psişik olupta farkında olmayanlardan eylemesin!!!Amin.

Bugün hayatımda çok önemli yere sahip bi aileye iftar yemeğine davetliydik Ayşecik(gerçek adıdır) ve ben. Bu aile ben Borçkaya geldiğim ilk gün Terminalde tanıştığım ve öğretmen evine götürüyoruz diye babam ve beni kendi evine götüren Cavit Amcanın (Kaboğlu) nun ailesiydi. Köyüme gelen öğretmeni öğretmen evinde kaldırmam ben!!! diye babam ve beni neredeyse 1 hafta misafir etmişlerdi. Düşünsenize daha tanışalı 5 dakka olmayan bir insanı evien misafir etmeye götürüyosun..Muhteşem bir güven duygusu ya.(gerçi içimiz dışımıza yansıyo yafu temiz yüzlüyüz neticede güven uyandırıyoruz) Ama ne biliim izmirden gelmişim. Hiç kimseye güvenim kalmamış. Müthiş bi olaydı bu. anlatılmaz yaşanır yani. Babam da hayatında ilk defa başkasının evinde rekor denecek kadar uzun kalmış oldu. Zırlayarak geldiğim ilk günüm nur, derya , hanife , havva teyze ve cavit amca sayesinde süpper bitmişti. 4 kız müthiş eğlenmiştik. Sonra benim 2. ailem oldular. Şirin ötesi insanlar...
Bu arada yemekten sora Horon teperken (bu gelenekseldir her karadenizli misafiriyle horon teper ardından 2 el silah atar havaya)* yoğurt dolu tabağı bugün silinen halıların üstüne döküp sonra suçu hanifenin üstüne attım. Ewt kötü bi insanım.

Ben gider. Yarın toplantım var!!! Ühüüüüüü....

*şaka(gece yarısı bu kadar oluyo )

Monday 24 September 2007

Prosedür

Bazen oturup düşünüyorum. Ben bu bölümü bu kadar prosedürü yerine getirmek için mi okudum? Hayıırrrr!!! Sööleselerdi belki başka meslek seçerdim ya. Bu ne ya! Biz girsek İngilizce öğretsek olmazmı sadece ya? (Amma çemkirdim - Kolaysa git okulda bağır, sıkar tabi azıcık)

Ne depresif bi blog oldu yafu bu bööle!!! Komik olaylarla dönücem ben biriktiriyorum ama nedense balık hafıza oldum tutamıyorum aklımda. Enerji dolu olduğum bi gün eteklerimdekileri dökücem. zamanı var.

Bu arada günün en küsel haberi evimizi değiştirecek olmamız. Daha büyük ve Çoruha nazır kocaman bir balkonumuz olucak. Yuppie yuppie yeah yeah. Tebdili mekanda ferahlık var demişler... Ben mutluyum çok işim olacağını ve çok yorulacağımı bile bile...

tata (hindistancada güle güle demek)

Sunday 23 September 2007

Mim - Mimleme - Mimlenme

Mimleme nedir ne diildir , düne kadar bi fikrim yoktu ama bugün Ümit Buketi mimledim diince anladım olayı. Anlatmama gerek yok muhtemelen anlaşılacaktır ne olduğu.

Mimleme konusu sana o anda en yakın olan kitabı bulup 187. sayfadaki ilk cümleyi bloğa yazmak. Eğer ilk sayfadaki ilk cümleyi yazmak olsaydı Kafkanın Dönüşüm romanının ilk cümlesini yazacaktım. Çok etkileyici diye, yanımda ve yakınımda olmadığı halde.
Benim yakınımda başucu kitabı yaptığım lakin okul başladığından beri maalesef karınca hızıyla ilerleyebildiğim Turgut Özakman'ın Şu Çılgın Türkler kitabı var. Tamam bi öğretmen olarak okumak için çok geç kalmış olabilirim ama sonuçta okuyorum.

İlk cümlesi:

Son Türkler, bu yıkıntıdan yeni bir devlet çıkarmak için çırpınmaktaydılar.


Baran Oğur mimledim seni!! Haberin ola

Saturday 22 September 2007

Dalgakıran



Ben artık böyle hüzünlü şarkılar dinlicem. Olmuyo öyle her zaman eller havaya. Aşk herkesi kırar mı? No comment...

Edit: Ben neden bu denli hüzünlendim ki? 'artık' yalnızca 1 gün sürebildi. Ben eğlenmeyi seviyorum. Haftada 1 güncük hüzün yetiyo.

Thursday 20 September 2007

Nöbet ve Öğrenciler

Yılın ilk nöbetini dün tuttum ve nöbet sonrası eve nası geldim, iftarda ne yedim, ne yaptım ne ettim pek hatırlamıyorum. Hepsi tatilde şarj olmuş resmen, durdurabilene aşkolsun. 1. sınıf öğrencisinin bitanesini yaramazlık yaptı diye kolundan tutunca tekme yedim, yine aynı kişiyi başka sefer yakalayınca omzundan tutunca elimi ısırdı. Allahtan
ilk nöbetti, mutluydum. Gayet sabırlı bi şekilde uyardım. Birde gördüğüm olayları videoya çektim nöbet esnasında. Köy çocukları kesinlikle daha şirin oluyolar değiştireyim, her çocuk şirin ama köy çocukları daha farklılar. Aşağıdaki videoda kızlarım var. Çok hoşuma gitti izlerken. Çekmek istedim.Kalite çok kötü ama seçilebiliyor.

Wednesday 19 September 2007

Civcivler




Bu fotoğrafları 1 ay önce Talasta evimizin önündeki pazarda çektim.Bu civciv kutularının önünden her geçen çocuk 'Ben de ondan istiyoom' diye ağlıyodu. Anneler 'Onlar boyalı 1 hafta içinde ölür deseler bile ikna edememedikleri için sürüye sürüye götürüyolardı çocukları. Ben de 1 tane almak istedim ama ölürse üzüleceğimi bildiğim için hiç almamanın daha mantıklı olduğunu düşündüm. Satan amca da civcivleri çok yedirip çatlatıyolar ondan sonra suçu boyaya atıyolar diye dert yanıyodu.

Yazık o civcivlere ya.Muhtemelen şu anda hiçbiri yaşamıyor. Ya çok yiyip çatladılar, ya da boyadan zehirlendiler.

Tuesday 18 September 2007

Yol, Sel, Elektrik, Su ve Okul

Okullar nihayet açıldı. Ama resmen afetli bi açılış oldu. Sabahleyin okula yarım saat geç kaldık çünkü yağan yağmur yolları mahvetmiş ve resmen dere kenarındaki yolun yarısı dereye gitmiş ve tek şeritli yola dönmüş. 30 yıldır böyle afet görmemiştik dediler walla. Bu arada 2 haftadır okulda ve köyde elektirik yoktu.En son Cuma öğlen gelmişti. Bizde rahatlamıştık işler daha kolay yürüyecek diye amma velakin dünkü yağmurdan dolayı yıkılan elektrik direklerinin yapılmasının uzun süreceğini söylediler.Su deposu da sel altında kalınca bizim sularda çamurlu çamurlu akıyo.

Yani vergiler bize yol su elektrik olarak dönmüyoooorr!!!

Bu arada burda havalar accaip soğuk kışlıkları çıkardık valizden. Bu durumdan mutlumuyum? hayır. Ben güneşi severim, bide mavi gökyüzünü ama görünen o ki bu senede durmadan yağacak. Feryal Çubukçu geldi aklıma kitapları incelerken insanların karamsarlığını hep gloomy weathera (karamsar ve kapalı hava) bağlardı. Walla ööle. İçi kararıyo ya insanın. Allam birazda istanbula, ankaraya, aydına ver yarabbim. Sonbaharı sevenler gelin doya doya yaşayın burası neredeyse 5 ay sonbahar yaşıyor.

lülü

Sunday 16 September 2007

Arı Dişledi :)

Borçkada (cats and dogs) yani bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyo. Edayla (okulumuzun yeni matematik örtmeni - Ben ona kısaca cik diyorum stajyer olduğu için)dışarı çıkıp iftarlık bişiler alalım dedik. Bir markete girdiğimizde kafamda bişiler dolaştığını hissettim önce kafamda su damlası var sandım ama hala kıpırdanmalar olunca elimi saçıma attım ve oda ne!!! elimde kocaman bi arı vardı. İğnesini batırdı gitti. İğnesi orda kaldı ve accaip acıdı canım ya.Gözümden yaş geldi walla acıdan.Hayatımda 2. kez arı sokmuş oldu beni böylece ve parmağım kocaman oldu. Bu arada burda ısırmaya dişlemek diyolar. Örtmenimmm arı dişledi. Metun elimi dişledi. Beni küçükken köpek dişlemiş. ...
Bugün de bööle bi anım oldu. Yarın okullar açılıyo çok ösledim ben çocuklarımı... Heycanla bekliyorum. Umarım süpper bi yıl olur bütün öğretmenler ve çalışanlar için...

lülü

Saturday 15 September 2007

Ayın 15i

Bir memur ayın 15ini neden sever? veya
Bir memur ayın 15inden neden nefret eder?

Sever çünkü bissürü parası olur ve o para cebinde kalır, dilediği gibi harcar, biriktirir gezer, tozar, ohh ohh. Tabi sever.

Nefret eder çünkü, para o hesapta 1 güncük dahi barınamaz. Kira, elektrik, su, telefon, adsl, kredi kartı derken uçaaaarrrr gider. Sonra dersinki içinden sinirli sinirli'ülen getti 1 aylık emeklerim'... Ama bu her ayın 15inde aynı olur. Hatta ayın 15ini sevenlerin de birgün nefret etmeye başladıklarını gözlemlemeye başlarsınız. Bu (bayan)memurların makus talihi galiba diye düşünmeye başlarsınız.

Yok yok, çok ciddi kararlar aldım. Feci tasarruf yapıcam. Ben de kanıtlıcam herkese para biriktirebildiğimi.Yenecem makus talihimi. Benim de param olacak ayın 15inde... İnşalla...

Bugün ayın 15i
Söyle kim bitirdi maaşı?
Ben değilim ben değilim deme
Çünkü sensin yapan bi ton kredi kartı borcu!!!

Gece gece ilhamlandım walla...

Thursday 13 September 2007

Yiğit Özgür

okuyabilmek için resmin üzerine tıklayın ve büyütün...

Wednesday 12 September 2007

For Anindya Nath

An Indian friend of mine who is a very close one and who visits my blog frequently wanted me to write something in English so that he can understand. So this is just written to make Anindya(okunuşu onindu) happy. R u happy ani? :)

My godddd!!! My weblog is becoming international day by day...

lülü

Uykusuz

Bugün çok uykusuz olduğumdan okuldan gelince maillerimi kurcukladıktan (!) sonra azıcık uyuyayım dedim. Uyumaz olaydım. Ya uyanınca bööle içimi o kadar kötü bi yalnızlık kapladıki... Sanki Kayseride uyanmışım gibi hissettim ama malesef burda uyandım:(. Ama daha durrrrr dedim içimden sen iftarı ediyle büdü gibi 2 kişi yapınca görücen. Neden bööle oluyo ya? Ramazanda yalnızlık daha da bir koyuyor insana...

Tamam bu kadar karamsarlık yeter. Bir başka UYKUSUZ luk faktörünü ele alıp, Birazda eğlenceli yönden bakalım UYKUSUZ luk olayına. Dün bayiden aldığım derginin adı Uykusuz. Yiğit Özgür'ün(Umut Sarıkaya ve 4 karikatüristin daha) yeni dergisi.Walla almanız tavsiye olunur. Bugün beni mutlu eden şeylerden biri bu dergiyi edinmiş olmak ve baştan sona okumuş olmaktı...

Neysem. Ayşecik çağırdı beni. Hazırlanıp yola çıksam ii olcak.

lülü

Sunday 9 September 2007

Pazar

Bugün pazar. Hayatım boyunca nefret ettim pazar günlerinden. Hep pazartesi hazırlıklarıyla geçtiği için galiba. En güzel yanı geç kalkmaktır ama insanın aklında hep pazartesi olduğundan mafeles hep diken üstünde olunur. En sevilen günlerde cuma ve cumartesidi. Bazen aradan pazarı kaldırıp direk pazartesiye atlamak geçiyo aklımdan (ama bu sefer de cumartesiyi sevmezdim herhalde) veya hergünü cuma cumartesi yapalım. Bu daha küsel bi fikir. Başbakan olunca alıcam gündemime.Yaşasın bencillik.
Ya amma vıdı vıdı yaptım. Herkese pazartesiyi düşünmeden geçirilen süper pazarlar dilerim.Bu arada pazar günümü bloğunda verdiği linkle şenlendiren Umit Kurt'a teşekkür ederim ve o linki sizin de görmenizi, izlemenizi şiddetle tavsiye ederim. Tıklayın...

lülü

Saturday 8 September 2007

Sıcaaaaaakkkk!!!!

Ramazana 1 haftadan az kaldı. Ve Borçka hala inanılmaz sıcak ve nemli. Bu yaz İstanbuldan sonraki en sıcak yer. Yafu insan oturduğu yerde ıslanırmı? Resmen şıp şıp terliyoz.Barajımızın nemi de sağolsun tuz biber oldu. Allam umarım oruç zorlamaz insanları bu sıcakta. Günler de kısalmadı. Al sana böhürdemek için bi sebep daha...Zaten artık benim bi ingilizce sınıfım da yok.Ne güzel annemler cümbür cemaat bağbozumu yapıyolar yahyalıda. Bende azıcık şekerleme yapiim akşama makarna yapıcam. Tamamen kendi uydurduğum tarifi alta yazıcam . Muhteşem dönütler aldım tavsiye olunur.

Bukorella(Tarifin adını özge koydu)
Malzemeler:
10-15 tane biber
500gr yoğurt
4 domates
5 diş sarımsak
1 paket makarna
4 yemek kaşığı zeytin yağı
taze veya kurutulmuş fesleğen
kekik
tuz

Önce biberleri üçe veya 4e bölüp kızartın. yağını süzüp soğuduktan sonra sarımsaklı yoğurt yapıp biberleri yoğurdun içine koyup karıştırın. Makarnaları italyan usulu denilen dirilikte haşlayın , süzdükten sonra yapışmaması için 1-2 kaşık zeytinyağıyla karıştırın. Makarnanın yarısını borcama boşaltın ve üstüne yoğurlu biber kızartmasını dökün. Onun üzerine makarnanın kalanını yerleştirin.Sonra domatesleri küp küp doğrayıp 4 kaşık zyetinyağında fesleğen , tuz, kekik ve küçük küçük doğranmış sarımsakları da ekleyerek sos yapın. Sos kıvamalanıp süper kokmaya başlayınca ateşten alıp borcamdaki makarnanın üzerine eşit olarak dökün. Üfff süper oluyo. Kola içmeyin sağlığa zararlı ama meyve suyu iyi bi seçenek olabilir. Özellikle de vişine.
Afiyet olsun. Yarasın.. Ama kilo yapmasın...

lülü

Friday 7 September 2007

Bugünlerde en sevdigim şarkı



Canım sıkılınca, mutsuz olunca, temizlik yaparken veya çok mutluyken ve bilgisayarımı ve ipodumu açar açmaz bu şarkıyı dinliyorum ben. Bu yaz Live8de keşfettik Mıstıkla.
Umarım dinleyenler de beğenir.

lülü

Thursday 6 September 2007

Böhü Böhü...

Bugün okuldan gelince şok oldum, ağlamak istedim, sinirlerim bozuldu.... Mutfak balkonunun kapısı açılmış, kapının hemen yanında duran masanın üzerinde duran kızartma yağı tenceresinin üzerindeki kapak düşmüş ve rüzgar estikçe perde o yağın içine girip çıkmış ve bütün mutfak yağ olmuş. Daha yeni temizlemiştik evi biz Ayşecikle yaaa. Neyse 4 defa sildim hala içime sinmiş diil birazdan bikez daha silecem, allahtan domestos hayranı bi insanım da sildikçe içim açılıyo. Üstüne bütün raflarıda boşalltım. Ben manyakmıyım? adlı nil şarkısını da kendime armağan ettim (aslı ben aptalmıyımdır). Şimdi gidip lostun 3. sezon 20. bölümünüde izleyip uyuyacam.

Allam ne zormuş hem çalışmak, hem temizlik yapmak, hem bulaşık yıkamak, ütü yapmak...Allah bütün bayanlara kolaylık vede sabır vede güç vede mutluluk ve sağlık versin bide bol para versin demi?

lülü

Wednesday 5 September 2007

Alışmak

Bugün Gülşahla konuşurken aynen şu sözler ağzımdan çıktı farkında olmadan:

Alışmaya çalışmak diye bişey yok, Alışmak zorundayım

sonra yalın geldi aklıma... yaziim dedim. Bu kadar...

ayyy çok banalsın diyenlere: Yalın dinliyom ben ne var alla alla...Seviyomda ben bu adamın müzüklerini..

2007-2008 Eğitim Öğretim yılı

Kürkçü dükkanına dönüş gerçekleşti. her ne kadar henüz adapte olamamış olsam da ... Birazdan zümre toplantısı var. 4 saat..böhü böhü...

Borçkadayım ama bu sefer pek iç açıcı gelmiyor bu yer bana. I hope it is my last year in here...

Neyse yeni ağitim öğretim yılı herkese hayırlı uğurlu olsun...

Lülü

Tuesday 4 September 2007

Paragliding World Cup*

Dünya yamaç paraşütü şampiyonası*nın ayaklarından biri Ali Dağında yapıldı ve fethiyeden gelen paraşütçüler herkesi uçurdu. Ben uçmasam ayıp olurdu. Şiddetle tavsiye ederim süpper bi duyguydu...Hatta aklımdan bunun kursuna gitmem gibi fikirler geçiyor..hihi
Kaskımı taktım, oturağımı taktım ( ben onu yedek paraşüt sanıyodum) ve hayatımda ilk defa şişko olmanın avantajını yaşadım hehehehehe. Veeee uçtum. teknik desteğinden ötürü Serhata teşekkürler.
Bunlarda yarışan paraşütçüler...Çok eğlenceliydi..

btw: borçkada yaşadığımız internet problemi yüzünden upuzuun bi süre bloguma yazı yazamadım ve ihmal ettim okurlarımı.. özür bu yüzden..