Saturday 28 March 2009

Dünya Saati- Earth Hour

Bu konuda hafta içinde öğrencilerimi bilgilendirmediğim için kendimi çok salak hissediyorum. Çünkü böyle konularda inanılmaz duyarlılar.

Onları aydınlatamasam bile umarım haberi olmayan bikaç kişiye bloğum aracılığıyla ulaşır saat 20:30 la 21:30 arasında ışıklarını söndürmelerini rica edebilirim ve belki onların çok küçük ama önemli bir harekete katılmalarına yardımcı olabilirim.

Bu postun üst kısmını elektrikler gitmeden önce yazmıştım ama elektrikler gidince her şey yalan oldu tabi. olsun yayınlıycam yinede bilmeyenler fikir edinir en azından bu konuda...

http://www.earthhour.org/news/tr:tr

Wednesday 25 March 2009

Oha!

Bu aralar çok kullanıyorum bu kelimeyi hemen anlaıcam sırayla olayları.

1.si İsveçte Süper bilgisayar(Dünyanın mevcut koşullardaki en ii özelliklerine sahip bilgisayarlarına deniyomuş) labratuarına girmeleri için pasaport işlemleri gerektiğini falan söylemişti kardeşim. Bizde herhalde database falan kaydediyolar kullanıcıları diye bişiler uydurduk. Sonra için aslını öğrendiğimizde şok olduk. Çünkü süper bilgisayarları üreten Amerika istediği ülkelerin vatandaşlarını alıyor istemediklerini almıyomuş o labratuara. Yuh ya.
Bir gün öncesindede adamlara helal olsun şişmanlatan enzimi buldular diye yazı yazacaktım ama vazgeçtim. Politik nedenlerle insanları bazı olanaklardan mahrum bırakmaya kesinlikle karşıyım...Benim karşı olmam çok şey değiştircek sanki.

2.oha bize. Rotasyon doktorlar için 7 aya inmiş. Ne demek ya. Ben gerçekten çok uyuz oldum bu olaya. 5 yıl ve 7 ay. Çarpık ve adaletsiz. Ben şanslı biriyim ama biçok koşulda yıllarca çalışmak durumunda kalan insan var. Hiç kendini düşünmediğini ifade etmeye çalışan ama başaramayan içten içe kendini yiyen insan. KimPPu.

Oha demiycem ama bi konudaki başarısızlığımızdan bahsedicem. vakti zamanında Yaptığım kağıt toplama kampanyasıyla geri dönüşüm için 2 tona yakın kağıt toplamıştık. Ne mi oldu? Hepsi yakıldı. Bi çok defa aradım ve fabrika almaya gelmedi. para falan istemiycektik. Amacımız 16 tane ağaç kurtarmaktı. Ama ne bende ne öğrencilerde heves bıraktılar. bazı ülkeler yakıt tüketiminin %40 geri dönüşümden karşılarken bizde rusyanın verdiği gaza böyle muhtaç olur bi ton doğal gaz faturası öderiz. Aval aval bakakalırız. Uyuz oluruz uyuz ederiz.

Tamam yeter bu kadar kötümserlik. Bahar geldi. Mutlu olmalıyım. benim mevsimim.

Friday 20 March 2009

Sevgili Günnük;




Bu sıralar sana istediğim önemi veremediğimi düşünüyor ve üzülüyorum. Romada bloğuma koymak için biçok fotoğraf çektim ama Gülşahçığımdakiler de gelsin de ortaya süpper bi yazı çıksın diye bekliyorum. Yani madem yazıcam adam gibi bişey olsun istiyorum. Comenius kursunda yaptığımız aktiviteleri de anlatmak daha fazla öğretmenin yurt dışına açılım çabalarında motive edici rol oynamayı umuyorum. Bu yazdıklarımı en geç 2 hafta içinde faaliyete geçirmeyi planlıyorum.

Duman ve Nil yeni albüm çıkarıp beni çok mutlu ettiler. Beni okuyorlarsa kendilerine sevgilerimi sunup teşekkür ediyorum.

23 Nisan çalışmalarına okulca başladık. 60 öğrencimle birlikte Jai Ho şarkısı eşliğinde slumdog millionaire filminin sonundaki dansın aynısını yapmaya çalışıyoruz. Çok zorlanıyoruz. Hamlıyoruz...

Mutlu son olsun diye bahar belirtisi taşıyan iki tane fotoğraf koymak istiyorum. İtalyadaki ağaçlar , papatyalar ve insanlar türkiyedekilere çok benziyolar. Ne kadar garip dimi günnük?
Keşke comenius kursu Yeni Zelanda 'da düzenlensede ordakiler de benziyomu bi görsek.

Neyse. Bi dahaki sefere kadar...

Arrivederci!

Monday 16 March 2009

Adaptasyon aşamaları

Romadan sonra köyüme adapte olmaya çalışırken bol bol film izliyorum. Biricik kardeşim sırf o filmleri bana vermek için geldi zaten isveçten:)

3 günde izlenen 6 film oldukça iyi bi sonuç. Sırasıyla:

-The other Boleyn girl

-Vicky.Christina . Barcelona

- Slumdog Millionaire

-Garden State

-Jeux D'enfants

-Revolutionary road

Walla hepsi güzeldi. Garden state ve slumdog millionare in müzikleri çok güzeldi. Hatta slumdog millionarie'in sonundaki dansı 23 nisanda yaptırcam:) Fonda çalan müzikle...

Bana uyuklamadan eşlik edip, kahve yapıp, mısır patlatıp adaptasyon aşamama katkıda bulunduğu için caanım ev arkadaşıma teşekkür ediyorum...

Okuldan - Pıncırlardan

Ben her zaman diyorum benim öğrencilerm farklı diye!!!! Yani yaratıcılık ve şirinliklerini buranın havasına bağlasam diil onnar benim öğrencim oldukalrı için böyleler:)) Burda Shakespeare sanatı kullanıyorum çaktırmadan... Annayana:) (Shall I compare thee to a summer's day!!!)

Bugün bu sefer 4 sınıflarda food and drinks yani yiyecekler ve içecekleri öğreniyoduk. Sıra sebzelerdeydi. Ben önce domatesi çizdim ve adını söyledi.

-Tomato (tomeyto)
Arkamdan tekrarladılar.

Ardından patetesi çizdim ve söyledim.

-Potato (poteyto)

Sonra sıra salatalığa gelince ben söylemeden bağırdı bi öğrencim.

-Hıyarto

Tabi ben iptal oldum:)))

Pıncırlarım onnar benim...

Thursday 12 March 2009

Roma

The Colesseum


Eğer geçen sene bu zamanlarda biri bana Romada en yakın arkadaşımla ve kardeşimle hasret giderip heryeri birlikte gezip pizza yiyeceğimizi söyleseydi 'get allasen ' der belki bide dalga geçerdim biyerlerinden neler uyduruyo diye ama oldu.

Geçen hafta Gülşahım mıstıkım ve ben birlikte Roma turu yapıp trevi çeşmesine para fırlatıp, colleseum'un önünde fotoğraf çektirip, Romayı keşfettik:) 8 saatçik de olsa kardeşimi 7 ay sonra görmek çok güzeldi ama ayrılık boyutundan bahsetmek istemiyorum...

Roma biçok kişinin de söylediği gibi çok çok çok güzel bi şehir. Böyle her tarafından tarih fışkırıyo. Çok huzur verici bi kere. Kendimi Londradayken çok tedirgin hissetmiştim ama italyada ingilizce konuşan insan sayısı yok denecek kadar az olmasına rağmen ve biçok kez vücut diliyle anlaşmamıza rağmen hiç problem yaşamadık. Her köşe başında önemli bi yapı olduğundan hemen öğreniveriyosunuz zaten sokaklarıda... Girdiğiniz tarihi kütüphanelerde kitaplara haritalara resimlere bizdeki gibi camların ardından değil ellerinizle dokunarak sayfalarını çevirerek karıştırarak bakıp inanamıyosunuz. Ama italyanların tebrik edilecek bi yönü varsa o da tarihlerine ciddi önem gösterip eserlere sahip çıkmaları bu yüzden bonkör davranıyolar bence ...

Diğer bi garip yönü tren ve otobüslerde biletini şöförün yanından okutturmuyosun. Arka taraflarda adını bilmediğim ama bilet bastığımız o şeyler. Çok garip geldi. ister bilet al ister alma- nası bi kontrol sistemi var acaba...Pesto pizza

Yemekleri tek kelimeyle süpper!!! Tramisu, pasta, rizotto, pizza, roma dondorması, roka, pork hemen hemen hergün tüketilen vazgeçilmezler. Porku bilmem ama hiçbiri burdakilere benzemiyo ondan eminim. Kaldığımız otel yemekleriyle de ünlü olduğundan (Villaferrata Park Hotel) aşçı çok başarılıydı. Böyle filmlerdeki gibi de bazen mutfak girişinden yemek yiyenleri gözlemliyodu:)

Aklımda yazmak için çok şey biriktirdiğim için toparlayamıyorum. Zamanla anlatacak çok şeyim olacak roma hakkında, arkadaşlarım ve kurs hakkkında ama uzatıp da canınızı sıkmak istemiyorum...
Frascati - Romaya 20 km uzaklığındaki şirin ötesi kasaba...