Thursday 22 January 2009

Yaşasııınnn!!!! Sömestir:)

Bence en zorlu kısmı tamamladık... 2. dönem beni ilkbahar, yaz , roma,, istanbul ve bikaç tane sınav bekliyor... Herkese yazamayacağım 15 günlük süre zarfında harika haftalar dliyorum ve bomba gibi dönmeyi umuyorum. Sömestirde bol bol anneceğimi çılgınlıklarıma ortak etmeyi, babamın suyuna gidip bi dediğini iki etmemeyi(en çok bunda zorlancam herhalde:P) teyzoşlarımla mınımını yapmayı ve Danial Golemanın duygusal zeka kitabını bitirmeyi planlıyorum...

Ve insanlığa yeni bi cümle eklemek istiyorum.

I wish the mirror can show or tell people more than the physical appearence... Maybe that time everthing would be better and easier.
Blu the great philosopher:)

mutlu vede sağlıcakla kalın

Tuesday 20 January 2009

Tütütü


Şeker vermeden önce istenen öpücük üzerine bu resimdeki veletin verdiği yanıt:

-Ciyveleşmeden veysene şeteri buteettt!!! Tennadamı sıkıştıycan beni!!!

ben dumur olduğum için tabi sadece bakakaldım... yok yok yeni nesil cidden bi garip.. ööle bööle diil.

Saturday 17 January 2009

Cumartesi Yazısı

Hemen yazıma henüz dün keşfettiğim bişeyi açıklayarak başlıcam. Ben lens kullandığım günden beri gözüm yaşarır da lensim düşer diye soğan doğramıyodum ama dün doğradım. Veeee nooldu bilin bakalım. Lensim farketmeden tencereye düşmüş ve ben farketmemişim yemekten çıktı. Tabi bööle bişey olmadı sürekli düşseler de düştüklerini şimdilik farkedebiliyorum. İlerisi için garanti vermiyorum. Neyse ben keşfettiğim şeyi açıklayayım. Lens varken soğan doğrayınca gözler yaşarmıyo. yani bu kadar vıdı vıdıyı bunu söylemek için yaptım...

The ting tings'in thats not my name şarkısını 'they call me hot, they call me sexi die 1 hafta mırıldanıp gerçeğin 'they call me hell, they call me stacey olduğunu öğrenenler varsa facebookta grup kuralım gerçeği öğrenince hissetiğiniz o garip duyguyu hep birlikte paylaşalım... Ben bu uydurma işini abarmaya başladım yannız. İnternetin yaygın olmadığı zamanlarda şarkı sözlerini blue jean'den falan takip ederdik. Bulamadığımızı oturur kendimiz yazardık uydura uydura. ordan kaldı herhal...

Dido 'nun yeni albümü safe trip home... Çok güzel...

Twilight : Fantastikten hoşlanmayan ben gibilerin bile ilgisini çekebilecek bi film. Vejetaryan vampir olan esas oğlanın insan olan esas kıza aşık olması:) Konusu enteresan...

Yarın ennnn nefret ettiğim yere yani diş doktoruna gidicem. Bissürü işim varmış benim bu dişlerle. Fırça mırça hikaye genlerinde ne varsa o!!! Umarım babama çekmemişimdirrr!!! yoksa bi deste yıl sonra tek dişi kalmış canavar olurum:( Buna da hamdolsun deyip. Tırstığımı belirtmek istiyom. Diş demişken arzu bugün bizzat şu olayı yaşamış öğrencisiyle:

bahtiyar'ın dişlerini gören arzu(3. sınıf örtmenimiz kendisi) dişlerini fırçalamasını söyler.

Bahtiyar: Fırçalıyom zaten örtmenim. Haftada 1:)

Thursday 15 January 2009

Belle


Belle - Garou , Daniel Lavoie, Patrick Fiori


Müzikal itici gelirDİ. Bunu izliycem:)

Notre Dame de Paris'ten...

Wednesday 14 January 2009

Scylla

Aranızda kaç kişi Prison Break izliyordur bilmem ama Scylla ile Ergenekon arasında benzerlik olduğunu iddia edicem ben. Bu Amerikalılar senaryoyu bize uyarlamış olmasın? Ben artık hiç bişeye şaşırmam...

Şimdi size Scyllanın ne olduğunu uzun uzadıya anlatmıycam. Gerçekte yunan mitolojisinde bi canavar kendisi.

Prison Break demişken mıstıkım yokluğunu feci hissediyorum bu sene ne film ne de dizi dvixi gönderen var. Cnbce ve e2de bişiler yakalıycam diye gözüm pörtledi. Dizi saatlerini takip ediyorum artık:)

Prison Break her perşembe saat 21.00 de cnbc-e 'de:)

Monday 12 January 2009

Word

Sanırım benden başkası wordun hata vermesiyle silinen sınav sorularını 4 defa üstsüte hazırlamak için inat etmezdi. Bide kurtarma palavrası atıyo neyi kurtarıyosa geri zekalı. Bi kez daha bu inatçılığı göstermicem ve worde küfredicem. Word biiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiip.

Ben bi örtmenim edepli olmam lazım.

Friday 9 January 2009

Maskot

Sırtındaki kürkünden cebindeki tasarruf ampülüne kadar çok şirin bu velet ya. Okan. Biz ona maskot diyoruz. Her daim güler kendisi:)

Monday 5 January 2009

Köy, Kar, Kara Lahana ve Köprü

Yukardaki resme tıklayıp büyütünce kar tanelerini görebilirsiniz. Arka fonda dağdaki köyde de güneş var bu arada. Hayır ben hayatımda ilk kez gördüm. Bi güneşliyken yağmur yağar bi güneş görünür ama kar yağar. Bi terslik var ama ben de çözemedim.
Yukarda gördüğünüz yeşillikler varya her türlü hava şartlarında yetişebilen karadenizin simgesi sebze. Hayır aslında nası hamsi balık değilse onun da adı sebze olamazzzz. Kara Lahana o. Zeytinyağlı sarmasına asla laf etmem ama bulamaş gibi bişi yaparlar ondan burda Dadından yinmez hele bide guyruk yağıyla pişinceeeee... (Tamamen kişisel--kusma sebebi)
Amaaann yağan kardan bişey mi anladık sanki. Bi heves kar yağdı diye 2 foto çekeyim dedim kar diye hep dağ çekmişim. Güneş çıktı ertesi gün kar mar kalmadı...

Gelelim aşağıdaki köprüye. Kendisi tarihi bi köprü olup üstünden yaklaşık 9x20x4x2=1400 kez geçmişliğim , 2 defa feci şekilde kayıp yeri boylamışlığım 1 defada dereye düşmekten yırtmışlığım var baranın çevik hareketiyle montumun kapsonundan yakalamasıyla. 2 ay boyunca buz olur bu köprüde bide öğrenciler geçer bizi izler acep hangi örtmen düşcek de gülcez diye biz cebelleşirken. Baharda bissürü turist gelir çekim falan yapar.
Benim pıncırlarımın anlaşma şekli genellikle aynıdır bu turistlerle. İnanılmaz bi özgüvenle turistin yanına gidilir ve 'What nationality are you?' die sorulur. Adam 'Holland ' dediyse.' Van Nistelroy- Van Nistelroy denilir' :) Fransızsa 'Zidan- Zidan denilir, Turist de başka bi türk futbolcu söyler genelde hakan şükür olur bu. yüzlerde gülücük oluşur. Benimkiler pek mutludur annaştıkları için. Goodbye deyip giderler:)) lakin adamın sadece ulusu öğrenilmiştir.

Saturday 3 January 2009

Homesick

Bu kelimeyi çok seviyorum ama
'I'm homesick'
dediğimde pıncırların bööle çaktırmadan veya çaktırarak pıs pıs gülmesi üzerine sinir oluyorum çünkü o zaman ben de gülüyorum.

Bide ben neden bi şeyi yapmak zorunda hissediyosam yapamıyorum???? Profesyonel birinden açıklama istiyorum...

Bugün burası yine sıkıcı ve kapalı ... çabuk gel baharrrr

Thursday 1 January 2009

Babamla benim şarkım


Ömrümüzün bahar - ahmet özhan

Bu şarkıyı henüz 3 yaşındayken ezberleyip (yani bı kısmını) babamla birlikte kasede kaydetmişiz. Hala mevcuttur o kaset. Değişik bi hüzün ve huzur verir hep bana...

2009'da

Dilerim:

Başucunda teklemeyen bir saat, bilincinde keskin bir ışık ve ruhunda bir battaniye dursun.

Yerde hep, seni istediğin yere götürecek bir çift terlik olsun.

Karanlığın kısa sürsün, ılık olsun. Tünel olmuş olsun, aydınlığa çıksın.

Güneş her gün doğudan gelip, gözüne girsin. Girsin ki, seni yeni bir şeye uyandırsın.

Her gece, içinde güzel masallar dolansın. Sustuklarında gözlerin kapansın. Dudağına bir tebessüm yapışsın.

Duvarda, başkalarına, sahip olduklarından daha fazlasını vermek için, bir plan asılsın. Her şey ona göre yürüsün.

Lavabodan aksın gitsin kıskançlık, endişe, haset, kibir ve kin. O asitler ki, borulardan lağıma doğru yollandıklarında, bütün tıkanıklıklar açılır.

Korkuların, tüllerini havalandıran rüzgar olsun. Korkmayan yok, korkuyla yelken açan az. Bırak, odana girsinler.

Hiç aramadıklarını çaldıracağın, kalp kazanarak kapatacağın bir telefon dursun masada. Ve bir liste önünde. Kısalsın bitsin. Kendi üzerini çizmen yeterli.

Sana hep ilk hoşgeldini ve en son hoşçakalı diyecek olan, ayaklarının altında duran o paspasın, en değerli varlığın olduğunu unutma. O paspas ki, çamurunu siler ve içeri buyur eder. En yakınındır o, hergün kıymetini bilerek bas ona.

Odanı hep havalandır, kapısını hep açık tut ve perdeleri kapatma. Hava nasılsa kapanıcak arada. O zaman da tüneli hatırlarsın.

Bu dönüşün kutlanmaya değer olsun. Zilini sürprizler çalsın.

Bu dilekleri okuyan isterse, bunları bana da dilesin. Bu hanede tek kuralı bu olsun.


Demiş NİL KARAİBRAHİMGİL....

Herkese iyi yıllar diliyorum...