Saturday 29 May 2010

Çilek ve diğerleri


Bu seneye kadar ağır basan bi çilek tutkunluğum yoktu çilek benim için öylesine bi meyveydi olmasa da olurdu ama bu sene noolduysa çilek görünce gözlerim dönüyo. Fotolar canon sd750 ile çekildi. Fujim olucaktıkiiiii. Bunların hepsi sanat eseri gibi görünürdü...:)



Thursday 27 May 2010

Wednesday 26 May 2010

neden ki?

Son günlerde kendimi pencereden atmaya meyilli hissediyorum. Kafamdaki neden sayısı çok fazla hiç buraya yazasım yok.

Bi de insanın hayatında 3 saniyede neler olabiliyomuş. O 3 saniyeyi çıkarsak hayata kelebek etkisiyle devam etsek.

Monday 24 May 2010

Hayatımın en uzun 5 günü

19 Mayıstan beri hastanedeydim. Sol kol ve bacağım alçıda. Kolum dirsekten çıktı ayağımdaki tarak kemiklerinde 2 tane kırık var ve şuandada onnarı birbirine bağlayan koca bi tel mevcut. Sezonu kapattım. 5 günde Hayatımda 4-5 tane ilk yaşadım. Einsteinın izafiyetle ne demek istediğini çok iyi anladım. Yattım yattım ve yattım. Olayın detaylarını daha sonra anlatmak istemekle birlikte yarın için plan yaparken yüzde 50lik bir olasılık bırakmayı öğrendim. Lakin şuanda size bunlardan değilde fırtına deresindeki (herşeyiyle ayarladığım ama yapamadığım) rafting maceramdan bahsetme olasılığım ve planlarım vardı ama 2010 yılı için artık yok. Tek kolla yazdığım yazıya burda son veriyorum. Artık okul da yok zaten. Bol bol bişiler yazar çizerim.

Home sweet home demişler. evde olmak gibisi gerçekten yok...

Saturday 8 May 2010

Hayatımda aldığım en ilginç hediye



Sabahım köründe servisten iner inmez bi öğrencim koşarak yanıma geldi ve harika bir sürprizlerinin olduğunu söyledi. Ben ellerinde dondurma kutusunu görünce kesin dağ çileği getirdiler diye düşündüm ama dondurma kutusunu açınca yukarda gördüğünüz bu muhteşem kelebeği gördüm. Adını İmmortal koyduk . 3 günlük diil de ölümsüz olacaktı blogda kendi hakkında yazısı olduğu için. kelebeğe ilk gün gözüm gibi baktım ama gece o kadar çok çırpındı ki ... Sabah ilk iş kutunun kapağını açıp balkona koydum kelebeği. İkinci gün de yerindeydi. 3. gün korka korka (kelebeklerin ömrü 3 gündür dedikleri için) kutuya baktım ki kelebek yok! Uçmuş. 6 tane yumurta bırakmış gerisinde. Hain bütün sorumluluğu üstüme bıraktı. kutuya yaprak falan koydum ama akıbetinin ne olacağı hakkında hiç bi fikrim yok. Bir de kelebeklerin ömrü 3 gündür genellemesi yanlış. Kandırıyolar bizi. Benimki 4 gün yaşadı walla. Gözlerimle gördüm.

Marsis


Dinler dinlemez Köksala 'bunlar kim yaaa altyapıları çok sağlam' dedikten 1 hafta sonra konserine gitme şansına sahip olduğum grup. 50den fazla konser izlemiş biri olarak söyleyebilirim ki Marsis gerçekten muhteşem bir canlı performansa sahip. Karadeniz müziğini gerçekten sevip lazca ve gürcüce şarkı ezberlememe sebep olmuş gruptur kendileri. Bu arada gürcüce ve lazca şarkıları öğrencilerime çevirttirdim.
Çok enteresan bi nokta var. İngilizcesi çok kötü olan çoğu öğrencim lazcayı veya gürcüceyi çok iyi konuşup anlayabiliyor. Olay dil zekası boyutu değil bence. Günlük hayatta dilin kullanımından kaynaklanıyor.. Sahi kimdi bunu söyleyen Chomsky mi?