Wednesday 25 August 2010

Buda başlıksız olsun

Ev taşımaktan, eşya yerleştirmkten nefret ediyorum! Her bayan gibi. Artık resmen Kayseriye yerleşmiş bulunuyorum. Ne çok ıvır zıvır isitiflmişim ben yahu. 15 yıl önceki mektuplarım , saçma sapan notlar, hediye paketleri... 2 koli gereksiz şey çıktı dolaplardan.

Bu arada SON noktayı koyup geldim Borçkadan. İyiki de gelmişim dedim dönerken. Rafting hariç herşeyi  yaptım karedenizde yapılabilecek.

 Kemalpaşa'da Rabişle ve Ayşecikle çok uzun süredir yapamadığımız şeyleri yaptık. 1 kavanoz nutella yedik. At last I have been to Georgia. Her zamanki gibi maceralı oldu. :)

Ben tişört okuma takıntısı olan biriyim. Tişört giyen kişinin dikkatini çektiğim bile olmuştur. Mustafanın Maviden aldığı tişörtün üzerinde yazan İspanyadaki balıkçı adresinin İsveçte tanıştığı İspanyol arkadaşının sokağında olması beni en çok şaşırtan olaydı. İkinci olay şöyle gerçekleşti.Son gün t-shirt'ünde 'Sex teacher - First Lesson Free' yazan bi adam oturuyodu otuduğumuz kafenin karşı masasında. Masadaki diğer 5 kişinin de istemeden de olsa ilgi odağı oldu Tişörtünündeki yazıyı türkçeye çevirince. Aklından ne geçti bilmiyorum artık. Walla anlamını bile bile giyiyorsa çok cesurdu bence . Gerçi bilmeseydi bile biz Türkler için çok garip olmamalıydı. Çünkü ne teyzeler gördüm üzerinde 'Never Been Kissed'  ve benzeri şeyler yazan.

28 ağustosta başlayacak basketbol maçlarının bütün biletleri bitmiş. En azından 2 tane maç bileti bulurum herhalde karaborsadan. Dirk Nowitzki de gelmiycekmiş zaten. Hain dom dom.

Söyleyeceklerim şimdilik bu kadar. Mutlu kalın.

Saturday 14 August 2010

33333

Bunu bir mesaj olarak değerlendirip bişeyler yazmaya karar verdim.

Görüşmeyeli aksayarak da olsa yürümeye başladım. (Allahım sana şükürler olsun) İnsan 1.5 ay yatınca acaba yürüyebilecekmiyim sorusunu sık sık aklına getiriyor.

5 yıllık pasaport fiyatına 10 yıllık pasaport aldım. 2020'ye kadar geçerli. Bugün oruçlu oruçlu bütün vize safalarını doldurablmeyi diledim. Ne güzel olur. Yarınki çekilişte bentley bana çıkarsa kesin olur.

Yarın Artvine evimi toplamaya ve sevdiklerimle vedalaşmaya gidiyorum cikle. Son kez karadeniz fotorafları çekicem.

Mıstıkım işe başladı. Sırtımı dayayabileceğim bir kişi daha var. Yuppie! Artık her türlü parasal aktiviteye kayıtsız şartsız bir sponsorum var. Di mi ablacım?

Bu saydıklarım dışında farklı bir şey yok. 16 saat aç ve susuz kalmanın yorucu olması dışında...

Ha dün çok orjinal bir söz öğrendim aynen şöyle:

Oha var çifte sürdürür, oha var zelve kırdırır.

Bi dahaki sefere kadar mutlu kalın!

Çok anlamlı bir kapanış oldu.

Friday 6 August 2010

Benim artık DEDEM yok




Bana göre dünyanın enn temiz, en düzenli, en canayakın, en yakışıklı,e hoşsohbet,en iyi kalpli ve en şirin dedesiydi o. Etrafımdaki insanlardan tanıştırmadığım kimse kalmadı onunla. Çünkü hayatımda gördüğüm en farklı insanlardan biriydi. 85 yaşındaydı ve hayatın tadını her koşulda sonuna kadar çıkarırdı. Bir gün olsun olumsuz şeylerden bahsettiğini duymadım. Hep şükrederdi. Oturup saatlerce muhabbet edipte bıkmadığımdı o benim. Defalarca aradı beni sağlık durumumu öğrenmek için .Ona göre nazar değmişlerdi bana. Arkadaşına dua okutacaktı benim için. Öyle demişti. Ağustos ortasında görüşmek için sözleştik. Çok severdik birbirimizi. Gerçi onu tanıyıp da sevmeyen insanların olacağına pek ihtimal vermiyorum ben...

20 temmuzda, doğumgünümden 1 gün sonra, Çınarın doğumundan 2 saat sonra onun ölüm haberini aldım. İçimi en çok yakan ölüm onunkisi oldu 27 yaşıma kadar. Sonra keşke onun kadar pozitif ve mutlu biri olarak yaşamayı başarabilsem ve onun kadar güzel ölsem diye dua geçti içimden. Canım dedem benim, nur içinde yat..