Sunday 23 November 2008

Kaf Sin Kaf


Üniversite yıllarında Gülşahla birlikte Alsancaktaki Basketbol maçlarını kaçırmamak için final öncesi bilen kendimizi kasıp, stres atarız bahanesiyle yollara düşüp, 2 saat bilet sırası bekleyip, hep aynı koltuklarda oturup, deli gibi tezahürat yapıp sesimizi kısıp , basket maçlarında bayanlara gösterilen nezakete hayran kalıp( en azından izmirde öyleydi) , kokoş kokoş gelen kızlara cık cık cık niye bu kadar süsleniyo bunnar be diye mını mını yaptığımız, maç sonunda ellerinde kağıtlarla basketbolcuların yanına koşuşturdukalrını görünce 'heeeeee annadııımmm' diye pis pis sırıttığımız, harun erdenaya yapılan 'Harun saçını arkaya tara' tezahüratına 2 saat gülüp, Tv'den izlediğimiz bütün basketbolcuları kannı cannı izlemenin daha keyifli olduğuna kanaat getirdiğimiz, Akins Akins die bağırdığımız:), takım yenilince çok pis bozulduğumuz, karşı taraf yenerken de fanların ettiği küfürlere eşlik edemeyerek pis pis güldüğümüz , fener maçında biber gazının ne olduğu hakkında fikir edindiğimiz, Muratcan Gülerin, Mehmet yağmurun Pınar karşıyakada olduğu günler geldi aklıma. Sanırsam sadece Hakan Köse kalmış. Ama ben Basketbolda hala Pınar KSKlıyım. Kesin Gülşah da öyledir.
Kaf kaf kaf sin sin sin kaf sin kaf sin kaf...

Ha nerden geldi aklıma bu. Geçenlerde okudum bi KSK taraftarı ölmüş maç öncesi yaşanan tartışmada... Dünya densizlerle dolu.

1 comment:

Anonymous said...

merhabalar buketblue,blogunuzu bloglarda gezinirken buldum ve hoşuma gitti heleki bir meslektaşımı bulmuş olmak güzel..bu yüzden mutluyum ve blogunuzu takip etmeye çalışıcam.

bahsettiginiz olay gerçekten üzücü ve tam bir tribün terörü sayılabilecek durumlardan ve umarım bu durumda bizlerde İtalya'ya dönmeden durdurulur ve üilkemiz adına güzel bir gelişme olur..