Friday 30 October 2009

Eşşekten düşmüş karpuz





Mustafaların gittiği gün annem aradı. Ben gayet moralsiz bi şekilde telefonu açınca;

-Nooldu?? Eşşekten düşmüş karpuza döndün demi? İşte sen her gittiğinde biz de aynen öyle oluyoruz diince ne diyeceğimi bilemedim walla. Haklıydı çünkü.

Geçtiğimiz hafta Gökhan, Gizoş ve Mıstıkım Doğu karadeniz turuna geldiler. 3 günde ne yapabiliyosak yaptık bizde. Köksal Merve ve Rabiş trabzonda mükemmel rehberlik yaptılar. Ayasofyada karadeniz kahvaltısı, boztepe, Atatürk köşkü, Faroz, hayatım(ız)da yediğim en güzel balık-ekmek, dedeyle tanışma ardından Rize-Bekiroğlunda mola. Yenilen en başarılı sütlaç. Üstünü fındıkla doldurdukları halde bol fındıklı diye eklediğimiz için garsonun bize torpil geçip 1 tabak daha fındık getirmesi. Ardanuça uğrayıp Vahitin müzik grubunu dinlememiz. (Vay beni ağlarmiydum) Ve eve varış. Karagöl, artvin, Bilgeciğimin yepisyeni şipşirin evi, Galatasaray fenerbahçe maçı, Gizemle Gökhanın asma köprüden tırsmaları, Gökhanın müthiş şöferliği, 3 seferdir benim eşliğimde farklı gruplarla aynı noktadan yapılan zıplama - fotolama olayı, pıncırların bizimkileri domuz gribi için gelen aşıcılar sanmaları, kemalpaşa, sarp, dedenin bahçesine gidip mandalina ve kiwi toplamamız. Uğurlama, zamanın neden bu kadar çabuk geçtiğine üzülme...

Bunlarla birlikte artık laptopım dizlerimi cayır cayır yakmıyor çünkü almak istediğim şeyi sonunda geç de olsa Mustafam sayesinde ikeadan edindim. Brada. Fiyatı da oldukça uygun...

Sonra okumaya kıyamadığım bitecek diye korktuğum bi Macbethim var benim. Ntv yayınlarının çizgi romanı olan. Şimdi İnce Memeti bekliyorum...

Fotoların hepsini ben çektim.

No comments: