Monday 11 June 2007

Ayder

(Photo by me) tamam çok başarısızım...

Sizin içininizden hiç Heidi veya Peter (çoban olan) olmak geldi mi? Ben AYDER'i görünce fotoğraftaki gibi bi ağaç evimiz olsun istedim. Sonra bide kuzumuz olsun, ben gün boyunca o kuzunun peşinden koşayım....Ne Heidi oldum, ne kuzu gördüm(buzağı gördüm ona haksızlık etmiim), ne de ağaç evlerde kaldım..Ama şu görülen yeşilliklerde deli gibi bi o yana , bi bu yana koşturdum. O bile yetti....MUHTEŞEMDİ...

Uzun lafın kısası içinizde Heidiyi izlediğinde mutlu olanlar varsa eğer AYDER'e gitsin, Çamlıhemşin'i, Fırtına deresini görsün, Ayder'de tahtadan yapılmış pansiyonlarda kalsın, bikaç günlüğüne 'nerdeyim ben ya, cennete miyim?' hissiyle yaşasın, mutlu olsun, kendine gelsin, tatil yapsın, kafa dinlesin,fotoğraf çeksin, çimlerde yuvarlansın, çam ağaçlarının arasında kurulan devasal salıncakta sallanıp adrenalin salgılasın, yaz günü kar görmenin şaşkınlığını yaşasın, 'katıksız' oksijeni ciğerlerinde hissetsin, horon tepsin, tulum dinlesin, muhlama yesin, bu kadar güzel bi ülkesi olduğu için şükretsin-sevinsin-gurur duysun, özgürlüğü hissetsin ve işine beklediğinden de enerjik biçimde dönsün...

Sonra ' ufff ya zaman ne kadar çabuk geçiyo' desin ve etrafından biri ona kıyametin yaklaştığını hatırlatsın....Ve o tüm iyimserliğiyle ve iç huzuruyla gülümsesin...

Harika bir Cumartesiydi.. Herkese teşekkürler.

No comments: